Suriye çok katmanlı bir yer. Birbirleriyle dost olan, ertesi gün düşman olabilen aşiretler, geleneksel yapılar, farklı İslami örgütler ve birden fazla uluslararası gücün çıkarlarının çatıştığı bir ülke. İsrail, her şeye rağmen, Rusya, İran ve Çin’in bu ülkede bazı çıkarları olduğu ve Akdeniz’e çıkma arayışlarının bulunduğu biliniyor. Türkiye ise bütün bu dinamikler göz önünde bulundurulduğunda, Suriye’de bir dizi çatışmanın ortasında.
CHP Sözcüsü Deniz Yücel’den Suriye’deki yeni yönetime tavsiyeler:
“Laikliği ve demokrasiyi benimsemezseniz ülkeniz küresel güçlerin satranç tahtası olmaya devam eder.
Atatürk’ü okuyun ve o ne yaptıysa aynısını yapın.”
SDG komutanı Mazlum Kobani, Suudi Arabistan kanalı Al-Hadas’a konuştu. SDG/YPG yönetiminde Kandil’den gelen PKK’lıların olmasıyla ilgili Türkiye’nin kaygılarını gidermeye dönük mesajlar verdi: “Bizim bölgemizde Suriyeli olmayan hiçbir savaşçı yönetimde yeri olmaz, onların da öyle bir talebi yoktur. Irak’a ve Türkiye’ye geri döndüler. Biz SDG olarak Suriyeli bir kuvvetiz. Bizim yönetimimizde de sadece Suriyeliler var. Bizim siyasi çözüm muhatabımız da Şam olacak.”
Fransa'ya bir dünürü, Ortadoğu’ya diğer dünürünü aday gösteren Trump, büyükelçi atamalarında nepotizmde yeni bir eşiği daha aştı. Trump'ın Yunanistan Büyükelçisi adayı oğlunun eski nişanlısı Kimberly Guilfoyle oldu. Trump, ABD'nin Türkiye Büyükelçisi olarak ise bağışçısı, “bro”su, Tom Barrack'ı atadı. Barrack, BAE için 'etki ajanlığı' yapmakla suçlanmış ve beraat etmişti.