Türkiye’nin COP-31’e aday olduğunu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Bakü’de yaptığı konuşmadan öğrendim. Aynı zirve için iki yıldır uğraşan Avustralya hükümetinin bir pazarlık süreci içinde bazı konferans öncesi faaliyetlerin ülkemizde yapılmasını önerdiğini, ancak bu önerinin reddedildiğini yine yabancı kaynaklardan öğreniyoruz. Neticede Avustralya’nın adaylığı bizim engellememiz nedeniyle Bakü’de onaylanamamış, ülke konferans için gerekli hazırlıklara başlayamaz olmuştur.
İki görevlinin ittirdiği tekerlekli sandalyesinde 79 yaşındaki Melek İpek Hanım kapıdan göründü. Ayağa kalktım, yanıma yaklaştığında bana tutunarak ayağa kalkmaya çalıştı. Eskiden Melek Anne diye eline sarılanların bugün köşe bucak kaçtığı bu kişinin kim olduğunu düşünüyordum. Melek Hanım’ın elinden hiç menemen yememiştim. Ne Ankara’daki çiftliklerinin müdavimiydim ne de İpek ailesine ait olan Türkiye’nin en pahalı otelinde -üstelik ücretsiz- kalmışlığım vardı! Melek Hanım’ın oğlu bildiği başbakanlar, bakanlar, belediye başkanları ve milletvekillerinden biri değildim.
Sözümona ‘örgüt’le mücadele adına yapıyla bir şekilde temas halinde olmuş herkesi münafıklık yahut mürtedlikle ithama yönelen tekfirci bir dilin de meydan aldığını görüyorduk. Peki ne oldu? Maalesef siyaset, bürokrasi toplum, medya, cemaatler, aileler, fertler; neredeyse herkes tarafından tam tersi yapıldı. Bir tarafta daha makul ve mutedil olanlar dahi radikalleşirken, diğer tarafta dinî inanç ve yaşayışla ilgili feci çözülmelere de şahit olduk.
Kürtler, 2013’den beri siz ne istediyseniz onu yaptı. 2019 seçimlerinde "kimse bizi desteklediğinizi bilmesin" demenize rağmen yani bizimle görünmekten bile korkmanıza rağmen Kürtler “evet” dedi. 2024 seçimlerinde de aynısını yaptı. Şimdi ilk defa kendimiz için bir şey istiyoruz. Niye bu alınganlık? Söyler misiniz biz barış derken hangi mücadelenizi engelliyoruz? Milyonlarca insan ayakta ve sokaklarda bu iktidardan kurtulmak için eylemlerde ve Kürtler mi bunu engelliyor?
Kadınlardan biri, Martha (Tilda Swinton), ölümcül devrede kanser hastası. Son ana kadar kanserle cebelleşme fikrini sevmiyor. İyice kötülemeden hapını aldığında “Yandaki Oda”da bir yakını olsun istiyor. Çok anlaşılabilir bir durum. Bu ötanazi hapını buluyor bir yerlerden. Bu iş tamam. Peki yanında kim olacak?