GÜNÜN YAZILARI

Otorite ve umut: “Ümidin düşmanı”

Nâzım Hikmet ümidin de şairi. Onu da “dünyadan, memleketinden, insandan umudu kesik değil diye” atıyorlar içeriye tabii… Umut muhalif zira; bir şeylerin değişeceğine dair bir inanç, “duygu, düşünce gücü”, el ele tutuştuğunda avuçlarında hatta. Yükselen nabız… O yüzden de “sevinçli, kahraman”. Ama “onlar ümidin düşmanı”… Umutla “Güzel günler göreceğiz çocuklar” diyen Nâzım’dan yüz yıl sonra bir çocuk umutla, neşeyle “Her şey güzel olacak” mı demiş anında cezaevi.

İyi bir futbolcu kimdir?

İyi bir futbolcu, yalnızca topa hükmeden değil, aynı zamanda oyunu yaşayan, sahadaki her anı bir satranç hamlesi gibi planlayan ve takımı için fedakârlık yapmaktan çekinmeyen bir bireydir. Guardiola’nın “Futbol, sahada düşünen oyuncularla kazanılır” sözü, bu niteliklerin özünü yansıtır. Bu 12 özellik, bir futbolcuyu iyi yapan temel taşlardır; ancak asıl fark, bu niteliklerin sahadaki tutkuyla birleşmesidir. Çünkü futbol, sadece bir oyun değil, bir yaşam biçimidir.

Yeni bir sol mümkün, inşallah: Zohran Mamdani, nasıl kazandı?

Uganda doğumlu Hint Müslüman göçmen ve Filistin aktivisti Zohran Mamdani, artık resmen Demokrat Parti’nin New York belediye başkan adayı. Kasım 2025’teki genel seçimlerde kazanıp kazanmayacağı meçhul, çünkü Cumhuriyetçiler ve İsrail destekçisi Demokratlar şimdiden Zohran’ın kaybetmesi için kolları sıvadı, sınırdışı edilmesini isteyenler bile var. Fakat Zohran şimdiden kazandı. Zira tüm dünyaya yeni bir solun, yeni bir siyasetin mümkün olduğunu gösterdi. Cami cemaatlerine sosyalizm anlattı, gündelik hayata dokunan somut vaatleri eğlenceli bir şekilde anlattı, ünlü mankenlerle TikTok çekti, 21 bin kişilik bir saha ekibiyle kapı kapı dolaştı, Trumpçıları dinledi, Gazze’nin sesine kulak verdi, posterindeki font seçimini bile siyasi mesajıyla uyumlu hale getirdi. Zohran Mamdani, siyasete dair her türlü ezberi bozarak adaylığı kazandı ve küresel bir fenomene dönüştü.

Selefilik

Selefilerin tezine göre vahyin inişinden sonra zaman geçtikçe iç ve dış sosyal ve politik gelişmelere paralel olarak Müslümanların din anlayışında ve hayat pratiklerinde bozulmalar meydana gelmiştir, söz konusu bozulmalara karşı koymanın yolu, ilk nesillerin sahih din anlayışı ve pratiğinden geçer. Kısaca Ahmet ibn Hanbel ve klasik dönem Selefileri takip edenlerin tezlerini iki noktada toplamak mümkün: Biri fetihlerle sosyo politik değişim ve mücadelelerle Müslümanların din algılarını tekrar sahih öze dayandırmak, diğeri İslam birliğini (İttihad-ı İslam’ı/Vahdeti) yine ancak Peygamber Sünneti’yle sağlamanın mümkün olduğunu söylemek.
- Advertisement -

“Talep etme ne olur, lütuf dile senin de olur”

27 Şubat’tan bu yana geçen dört ay, iktidarın hak-talep meselesindeki pozisyonuna yeni bir delil teşkil ediyor. Öcalan’ın PKK’yı fesih çağrısından ve bilahare örgütün kendisini feshettiğini açıklamasından sonra Kürt siyasetinin her “hak” hatırlatmasının, her “devletin yapması gerekenler” listesinin iktidarda nasıl bir sinirlilik yarattığını gördük. Bunun nedeni, bunların ‘talep’ formunda ve ona uygun, alttan almayan bir dille ifade edilmesiydi.

En Son Çıkanlar