1968’de Ankara İlahiyat Fakültesi öğrencisi Hatice Babacan, başörtüsü ile İslâm Tarihi dersine girip, okuldan atılınca Türkiye’de kıyamet koptu. Kararı protesto için ikinci sınıf öğrencisi Mustafa Demirsöz ölüm orucuna başladı. Fakültenin ön sokağında kurduğu bir çadırda haftalar geçirince komaya girerek hastaneye kaldırıldı. Fakülte yönetim kurulu bu sefer onu okuldan kovdu. Bunun üzerine yurdun her yerinden öğrenciler Ankara’ya yürüyüş yaparak protesto ettiler. Herkes Başbakan Demirel’in tutumunu merak ediyordu. Ancak Demirel üniversite yönetimiyle aynı fikirdeydi. Demirel, “20. asrın 1968 Türkiye’sinde, başörtüsü Türkiye’nin hangi problemini halledecek? Müdafaa edeceğimizi mi zannediyorsunuz?” dedi. Mecliste yaptığı bu konuşmayla CHP sıralarından büyük alkış aldı. Fakat kendi seçmenleri büyük hayal kırıklığına uğramıştı.
Günümüzün çağdaş futbol oyunu, sabit bölgesel ya da sınırlı mevki oyun alışkanlıklarıyla oynanabilecek oyun olmaktan çoktan çıkmıştır. Özellikle de geçiş oyun taktikleri, sabit bölge oyunu ve mevki oyunlarını işlevsiz hale getirmiştir. Çünkü artan atletik nitelikler çok daha büyük dinamizmlerin ortaya çıkmasına sebep olmuş ve bu durumla baş etmek hem bölge hem de mevkileri daha bitişik hale getirmeyi kaçınılmaz kılmıştır. Ya oyunu bitişik oynarsınız ve oyuna ve maç ortak olursunuz ya da sürekli tehdit ve tehlikelere maruz kalırsınız. Artık orta yolu yok bu işin.....
Trump yönetiminin, "2024 tarihli Toprak Kamulaştırma Yasası", İsrail aleyhine açtığı "soykırım" davası ve İran ile "yakın ilişkileri" gerekçesiyle Güney Afrika’ya yardımları sonlandırma kararına Güney Afrika’dan tepki var. Dışişleri Bakanlığı “Güney Afrika'nın derin ve acı dolu sömürgecilik ve apartheid tarihini tanımaması büyük endişe vericidir” derken, iktidar ortağı olan beyazların partisi Demokratik İttifak'ın (DA) lideri Tarım Bakanı John Steenhuisen de “Tazminat ödemeden arazi kamulaştırılmıyor. Trump yanlış yönlendirilmiş” dedi.
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı, Netanyahu’nun Trump’ın Gazzelilerin farklı bir ülkeye gönderilmesi önerisini destekleyen sözlerine tepki gösterdi: “Filistinli kardeşlerimize karşı İsrail işgalinin etnik temizliğinden dikkati başka yöne çekmeyi amaçlayan bu tür açıklamaları kesin dille reddediyoruz. İşgalci zihniyet, Filistin topraklarının kardeş Filistin halkı için ne anlama geldiğini anlamıyor. Ne kadar sürerse sürsün Filistin halkının haklarını alacağını yineliyoruz.”
Tahsin Yücel, bugünün kuşakları arasında yapıtlarından çok 1990 yılında Hürriyet Gösteri’de çıkan bir yazısıyla biliniyor: Kötü bir yazar iyi bir romancı olabilir mi? Tahsin Yücel; romancı gömleğinin üstüne eleştirmen ceketini kuşanıp Orhan Pamuk’un çoğunlukla büyük bir başyapıt kabul edilen Kara Kitap’ı üstüne sert bir yazı yazmıştı. Bana göre bu yazı Türk edebiyatı tarihinde bir çeşit kırılma noktasıdır.