Bahçeli, ilk adım olarak tüfeğin duvardan indirilmesini öneriyor. Çünkü Çehov’un meşhur sözündeki gibi o tüfek duvarda asılı olduğu sürece patlıyor ve patlayacak. Bu patlamanın şarapnel parçaları kayyımlar olarak, Demirtaş ve siyasetçilere yönelik tutuklamalar olarak, parti kapatmalar olarak, yurtdışına operasyonlar olarak hasarlara neden oldu ve oluyor. Ama bu bir teslim ol çağrısı değil. Çağrıdan bir adım daha ileri gidip, meseleyi ve çözümü adım adım konuşalım diyor.
Yalım Eralp ile Dünya Dönüyor’da bu hafta: "En büyük kaybı Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski yaşayacak gibi görünüyor. Muhtemelen askeri yardımlar azaltılacak veya hiç verilmeyecek. Netanyahu güçlenmiş olacak çünkü Trump, Netanyahu'dan daha fazla Netanyahu’cu. O kadar ki, "Eğer Harris’i seçerseniz İsrail Devleti ortadan kalkar," diyecek kadar ileri gitmişti. İklim değişikliği arka plana atılacak, göçmenler sınır dışı edilecek… Daha da bilinmeyen bir dünyaya girmek üzereyiz."
Bahçeli’nin çözüme yönelik çıkışı karşılıksız kalacak gibi görünmüyor. Öcalan’ın böyle bir açıklama yapma ihtimali olmadan, Bahçeli’nin bu senaryoyu devrede tutması mümkün mü? Devlet içindeki bazı güçlerin yeni bir çözüm perspektifi denediği söylenebilir. Bahçeli’nin bu ısrarının arka planındaki olguların neler olduğunu tam da bilmiyoruz. Bu bir ortak devlet projesi mi Bahçeli’nin kişisel girişimi mi?
Siyasette en önemli maharetlerden biri, elindeki kartı doğru zamanda açmayı bilmektir. Zira ne kadar değerli olursa olsun, elinizdeki kartı doğru zamanda masaya sürmezseniz, oyunu kaybetmeye mahkûm olursunuz.
DEVA Partisi milletvekili Mehmet Emin Ekmen, Batman Kozluk’a bağlı İnişli köyünde, adli bir cinayete iştirak suçlamasıyla aranan Mehmet Sait Meço’nun jandarmalar tarafından kurşunlanarak öldürüldüğünü iddia etti: “Astsubay S.S. komutasında 35-40 civarı askerle evine baskın düzenlenmiş, silahsız bir şekilde kapıyı açar açmaz eşi, kızı ve oğlunun önünde kurşunlanmıştır. Ailenin hastaneye götürme girişimi jandarmaca engellenmiş, ambulansın geç gelmesi ile de şahıs hayatını kaybetmiştir.” Serbestiyet’in ulaştığı bilgilere göre, korucu ailesinden olan Mehmet Sait Meço, 2010 yılında işlenen bir cinayet soruşturması nedeniyle 14 yıldır firariydi.