Manşet

Sözcü yazarı İsmail Saymaz, CHP PM toplantısında konuşulanları yazdı. Toplantıda Kılıçdaroğlu Özdağ’la yapılan protokol için “Bu belgeyi parti arşivine koyacağım. Bakanlık verdiysem partimizin hakkından verdim. İki seçim arasındaydım. Oyumuzu maksimum artıracak hamleler yapmaya çalışıyordum. Çalışsaydınız, beni bu duruma sokmasaydınız” dedi. Halk TV ile sözleşmenin iptal edilmesini eleştiren PM üyelerine ise “Hem CHP'den destek alıyor hem partiyi karıştırıyorlar. Sabah akşam CHP'yi konuşuyorlar. Tanju Özcan burada eylem yapıyor, canlı veriyorlar. Madem öyle, destek olmayacağız" diye cevap verdi.

CHP’nin Halk TV ile yaptığı “Grup toplantılarını ve basın açıklamalarını canlı yayınlama” anlaşmasını feshetmesinin ardından Halk TV, CHP’nin grup toplantısında Kılıçdaroğlu'nun konuşmasını canlı yayınladı.

Albayrak Medya Grubu’na bağlı Gerçek Hayat Dergisi tarafından yayınlanan “Bebeğinizin Sağlığı Tehlikede: Topuk Kanı” isimli video sosyal medyada tartışmaya yol açtı. Doktorların da aralarında da olduğu kullanıcılar kalıtsal hastalıkların tespitinde hayati olan teste karşı propagandaya Sağlık Bakanlığı’nın müdahale etmesini istedi. Alternatif Tıpçılar ise çocuklarının topuklarından kan aldırmamaya kararlı. Sadece İstanbul’da 200 bin doğumunun olduğu 2021’de bin aile çocuklarına topuk kanı testi yaptırmadı. Küresel çetelere karşı çıktıklarını iddia eden alternatif tıpçılar saygı bekliyor: “Yehova Şahitleri ve Amişlere duyduğunuz saygıyı bize de duyun!” Ama Amerikan Amişlerinin çocuklarına aşı yaptırtmadığı iddiası da doğru değil.

Emekli büyükelçi Yalım Eralp: “Fransız televizyonları bir aydır KKTC’deki üniversiteleri işliyor. Simsarların eline verilmiş üniversitelerin reklamlarını yapmak. Üniversitelerin Kıbrıs’ta olduğu söyleniyor ama KKTC’de olduğu reklamlarda belirtilmiyor. Gelenler AB üyesi bir ülkeye üniversite okumaya geldiklerini sanıyorlar ama daha sonra denklik olmadığı anlaşılıyormuş. Bu konuyu KKTC ele almalı, çünkü gelirinin önemli kısmı orada”

Seçime giden süreçte; Kılıçdaroğlu, sakin ve toplumu uzlaştırıcı bir siyasetle etki alanını genişletmeye çalışırken, “muhalefetin medyası” olarak düşündüğümüz kanallarda, gazetelerde, sosyal medya alanlarında; dışlayıcı ve militan dil daha etkindi. Kılıçdaroğlu “helalleşme” diyor, medya “şeriatçılarla, tarikatçılarla iş birliği hatadır” karşılığını veriyordu.