ANALİZLER

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsveç’in NATO üyeliğine yeşil ışık yaksa da Cumhur İttifakı ortaklarından yükselen itirazlar, İsveç’in NATO üyeliğine TBMM onayının zorlaşabileceği ihtimaline işaret ediyor. MHP lideri Bahçeli’nin “İsveç, PKK’nın Avrupa’daki mağarasıdır” çıkışının ardından Yeniden Refah lideri Erbakan’dan Türkiye-İsveç anlaşmasının gözden geçirilmesi çağrısında bulundu. HÜDA Par’ın da İsveç’in NATO üyeliğine karşı çıkması siyaset kulislerinde “AK Parti, İsveç konusunda mecliste yalnız kalabilir” diye yorumlandı. Mecliste İsveç’in NATO üyeliği için yapılacak oturuma katılanların salt çoğunluğunun onayı alındığında Türkiye İsveç’e “evet” demiş olacak.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, aylardır sürdürdüğü İsveç'in NATO üyeliğine karşı pozisyonunu, yola çıkmadan Türkiye'nin AB üyelik sürecinin önünün açılması şartını ileri sürmesine rağmen Vilnius'ta değiştirdi. Peki, Türkiye neden İsveç'in NATO üyeliğine şimdi yeşil ışık yaktı? Bunun karşılığında ne aldı? Serbestiyet yazarları emekli büyükelçiler Yalım Eralp ve Selim Kuneralp değerlendirdi. Eralp: “İnşallah Sayın Erdoğan'ın beyanatı bir şaşırtma değildir.” Kuneralp: “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın vetoyu kaldırmak karşılığında somut bir şey elde ettiğini söylemek zor”

2009-2012 yılları arasında Türkiye’nin AB Nezdinde Daimi Temsilciliği’ni de yapan emekli büyükelçi ve Serbestiyet yazarı Selim Kuneralp, Erdoğan’ın NATO Zirvesi öncesindeki AB çıkışını yorumladı: “Elmalar ile armutlar karıştırılırken, ülkemiz bunlara portakal ile limonları da ekledi. Korkarım bu arayış yeni hüsranlara gebe. Belki de gerçekten istenen şey Batı ile yeni bir kriz. Ancak bunun ne gibi faydaları olacağı da meçhul.”

Yalım Eralp ile Dünya Dönüyor'da bu hafta: "Zelensky Türkiye'den çok memnun ayrıldı ama aynı memnuniyet acaba Rusya'da da var mı? Putin, Azov Taburu komutanlarının Ukrayna'ya iadesini Türkiye ziyaretinde ele alacaktır", "Wagner şefinin nerede olduğu bilinmiyor. Moskova'da sorgulandığı iddiası var. Anlaşılan Beyaz Rusya'da değil", "Wagner'in ayaklanması sırasında dikkatimi çeken şey; nizami Rus ordusunun komutanlarının bunu önlemek için harekete geçmemesi oldu. Bu, harp konusunda Rus ordusunda farklı fikirler olduğunu gösteriyor olabilir", "Hollanda'da mülteci meselesi hükümetin düşmesine yol açtı. Bu konu ülkelerin hükümetlerinin giderek sağa kaymasına yol açtı ve açıyor", "Fransa'da Macron'un protestoları durdurmak için sosyal medya konusunda birtakım kısıtlamalara gidebileceğini açıklaması Fransa açısından alışılmış bir durum değil. Çünkü Fransa demek protesto demek."

Şiddetli isyanların, yeryüzünün yoksul insanları açısından herhangi bir ilerici çözümle sonuçlanması pek olası görünmüyor. Kanun ve düzen derhal yeniden tesis edilmezse, nihai sonuç Le Pen'in yeni cumhurbaşkanı olarak seçilmesi olacak gibi görünüyor. Popülist sağ, iktidar koltuğuna yönelik bir halk saldırısı başlatarak solun mevcut sisteme karşı direnişini çalmış mı oldu? Artık tek seçeneğimiz aşırı sağın kontrolünde olan yozlaşmış elitlerin hâkim olduğu parlamento seçimleri ya da yine aşırı sağ tarafından kontrol edilen ayaklanmacılar arasında mı olacak? Popülist sağ ideolog Steve Bannon’ın kendisini “21. Yüzyılın Leninisti” ilan etmesine pek şaşmamak lazım. Sol kamu güvenliğini göz ardı ederse, anarşi döneminde insanları sağa iten önemli bir memnuniyetsizlik alanını düşmana teslim etmiş olacak. Gündelik hayat içindeki güvensizlik, yoksullara güvenlikli sitelerinde sakince yaşayan zenginlerden çok daha fazla zarar vermektedir.