Yazarlar

Resmi Türkiye’nin referansı, Öteki Türkiye’nin performansı

1990’ların başında gerilimin “resmi Türkiye ile sivil Türkiye arasında” sürdüğünü yazmıştım, üstelik sadece Türkiye’de değil Müslüman toplumların neredeyse hepsinde farklı mahiyette sürüyordu, bizde ise bu gerilim yüz elli senedir sosyo psikolojik yapımızı hırpalayıp bitkin düşürüyor. Kuşkusuz ben sivil ve öteki Türkiye’nin tarafındaydım ama siyasette ve entelektüel düzeyde İslamcı olanların ezici çoğunluğunun yöneldikleri hedefin Resmi Türkiye’ye “dini muhafazakar cübbe” giydirmek olduğunu seziyor, bu da beni kaygılandırıyordu.

Devlet Türkleri barışa ikna edebilir fakat Kandil Kürtleri savaşa ikna edemez

İktidarın ve devletin Öcalan ve DEM Partisi üzerinden yürütmeye çalıştığı Kürtlerle barış hamlesi: Şu anda küçük milliyetçi partilerden ‘solcu’ televizyon sunucularına uzanan geniş bir yelpazede yoğun bir ‘istemezük’ kampanyası yürüyor ve kamuoyu önemli ölçüde bu kampanya üzerinden şekilleniyor. Son saldırı onların elini çok güçlendirdi. Bugünün iki sorusu şöyle: 1. Bu propaganda böyle sürer gider mi yoksa girişimi başlatan devlet onu dengeleyecek bir propaganda mekanizması oluşturabilir mi? 2. Silah bırakma niyetinin olmadığı anlaşılan Kandil, Kürtleri ‘savaşa devam’a ikna edebilir mi?

Bir ölümün ardından (I)

Sızıntı dergisinin 1993 tarihli sayılarından birinde okuduğum bir yazı, benim için bir dönüm noktasıydı. Gülen’in de, müntesiplerinin de sıkça başvurduğu mecazlarla yüklü, yanılmıyorsam “bahar müjdeleri” temalı o yazıyı okuduğumda, açıkçası dehşete kapıldım. Çünkü bu yazı, örtük dilinin satır aralarında, amaçlar adına herşeyi yapabilir ve her ölçüyü çiğneyebilir bir teoloji inşa ediyordu. Bugünden bakılırsa, 15 Temmuz dahil, sonrasında olabilecek herşeyin habercisiydi. Kaç kişi bu yazıdaki kodları çözebildi bilmiyorum, ama ben anlayacağımı anlamıştım ve sessiz kalamazdım.

Kürtler için düşünme, Türkler için uyanma vakti

Dün Ankara’da yaşanan menfur terör saldırısı huzura ve barışa kastetse de inşallah Türkiye toplumunun yüzyüze olduğu meydan okuma karşısında daha bir ciddiyetle düşünmesine vesile olur. Son günlerde hızlı bir tempoyla atılan ve yeni bir sürecin başlagici sayılan adımlar sürpriz adımlar. Ancak ciddiye alınması gereken adımlar. Neden? Çünkü ciddi olmayan birşeyi kaldıracak bir ortam yok bugün. Ortadoğu ateşe atılırken, Türklerin Kürtlere dair devam ettiregeldikleri gaflet ve gaspa devam etmeleri mümkün olmayacak.
- Advertisement -

Sinekten yağ çıkarmak

Kürt meselesinin demokratik yollarla bir sulha kavuşturulmasını samimi olarak dileyenlerden beklenen, ne olmayacağını söylemek yerine ne olması gerektiğini göstermeleridir. Çünkü demokratik sorumluluk, bir umut varsa bunu büyütmeyi ve öyle ya da böyle bir kapı aralanmışsa bu kapının sonuna kadar açılması için uğraşmayı gerektirir.

En Son Çıkanlar