Üsküp, İstanbul’dan 61 yıl önce bir Osmanlı şehri oldu. 1912-13 Balkan harbine kadar da öyle kaldı.
Doğal olarak resmi dil ve çarşı dili Türkçe’ydi, elitleri...
Bahçeli’nin yeni süreci çıkartmaktaki iştiyakının esasında çıkarcı heveslerden ibaret olduğunu söyleyen ve bunun üzerinden yeni süreci anlamsızlaştıran bir aydın; Bahçeli’ye ve Erdoğan’a bakıp Kürt meselesini çözecek, vatanı uğruna her şeyden vazgeçmeye razı bir cengâver mi görmeyi planlıyor? Beştepe koridorlarında veya Çayyolu’nda bir konak bahçesinde yapılan planların icraata dökülmesiyle cin artık şişeden çıkmıştır. Öncelenmeyen, hedeflenmeyen, öngörülemeyen, istenmeyen birçok sonuç doğuracaktır. Bu noktadan sonra iktidar oyununa ortak olmayan kişilerin ve grupların yapabileceği en faydalı şey bu söylemleri ve eylemleri istismar etmektir.
Trump döneminde hem İsrail hem de ABD, öncelikle İran’ın Lübnan, Suriye ve Irak’taki gücünü kırmaya çalışacaktır. Bu denklemde Suriye, en önemli mihenk taşı konumundadır. Esad’ın veya başka bir gücün bir daha Suriye coğrafyasının tamamını denetim altına almasına müsaade etmeyeceklerdir, zira böyle bir yapı İsrail’in güvenliği açısından stratejik bir tehlike oluşturacaktır. 2003 yılından bu yana Irak’ın Kürdistan bölgesi dışındaki kısımlarını denetleyen İran’a, “ödül” olarak Suriye’nin tamamını da bırakmayacaklardır. ABD, Rojava olarak bilinen Suriye’deki Kürt bölgesinden askerlerini çekmeyecek ve (Trump’ın önceki döneminden farklı olarak) Türkiye’nin buralara karadan operasyon yapmasına müsaade etmeyecektir diye düşünüyorum.
15 temmuz darbe teşebbüsünden daha dört ay önce, hayatımda ilk defa bir mahkeme tebligatı almıştım. O tarihte elliiki, şu an itibarıyla altmış yıllık hayatımdaki ilk ve tek dâvâyı aleyhime açtıran kişi, avukatları aracılığıyla, F. Gülen’di. Henüz yargı üzerindeki vesayetlerinin tamamen kalkmadığı ve muhtemel bir geri dönüşü kuvvetle umdukları o dönemde, iki yıl önceki bir televizyon programında söylediğim sözlerde güya suç unsuru bulmuşlardı! Meselâ şu sözleri, ‘hakaret ve iftira’ kılıfıyla ve ‘kin ve düşmanlık sokma’ iddiasıyla dâvâya gerekçe gösteriyorlardı: “Üst yapı, hizmeti amacından saptırıyor. Dünyevî iktidar için legal-illegal, meşru-gayrimeşru her yola tevessül etmiş olduğu görülüyor.”
Amatörlerin belki en büyük problemi, bilmediklerini bilmemektir. Hem kendilerini bilgili sanırken aslında bilgisiz olduklarını bilmemek. Hem, neleri ve daha neleri ve daha daha neleri bilmediklerini bilmemek. Bu çerçevede, İsmail Saymaz’ın “Türkiye’nin ilk ve dünyanın en önemli sümerologu” tarifi sürekli kafamı kurcalıyor. Tersten düşünelim. Böyle bir şey söyleyebilmek, aslında neleri bilmeyi, ya da biraz olsun merak edip çalışarak öğrenmeyi gerektirir?