Yazarlar

Unutmak, hatırlamak, anlatmak ( II ) : Estetik bir rejim olarak unutma

Bu yüzden hatırlamak, burada da tam anlamıyla masum değildir. Estetik seçim, bir yüzleşme imkânı sunduğu kadar, yüzleşemeyeceğimiz alanlar da yaratır. Bir roman bize geçmişi hatırlatabilir; ama aynı zamanda başka bir geçmişin üzerini örtebilir. Bir film gözlerimizi bir sahneye sabitleyebilir, ama başka bir şeyi asla göremeyecek hale de getirebilir. O yüzden estetik, yalnızca bir taşıyıcı değil — aynı zamanda bir unutuş mimarisidir. Ve belki de bu yüzden, anlatının içindeki suskunluklar en çok dikkatimizi çekmeli.

Neden barıştan endişe duyuyorlar?

Bölünme korkusu son on yılın kutuplaştırılmış ortamında geniş bir alıcı kitlesi bulmuştur. Eğer süreç doğru yönetilmez ve barışın inşası için gerekli olan sahici bir dil kullanılmazsa, bu örtülü karşıtların yaymak istediği korku ve endişe somut hale gelir ve süreç zarar görür. Tarihsel bir kazanımı hepimize tattıracak böylesine değerli bir süreci kaybetmemek için bir an evvel toplumsallaştırılmasını sağlamalıyız. Yoksa öğretilmiş çaresizlik yeniden öğretilmiş bir öfkeye dönüşebilir.

Herkesin iki ruhu vardır

Her insanın iki ruhu vardır. Doğumla edindiğimiz ruhumuzun yanı sıra atalardan kalan ikinci ruh, kişisel olmayan ruhumuzdur. Sayısız kere aktarılmış, ruhsal genetiğimizdir. Hiçbir bebek hayata sıfırdan başlamaz. Tam aksine, tamamlanmış bir ruh ve beyinle dünyaya gelir. Yaşam sadece bunun açığa çıkması ve kendini bulması için geçirilen süreden ibarettir. Jung’a göre kişisel psişemiz ile bu kişisel olmayan psişemiz genellikle birbiriyle çelişir ve çatışır.

Çok kollu canavar

Çocukluğumda masallardan, filmlerden homurdanan canavarlar ya da hayal gücüyle korku nesnesine dönüştürülen insan-hayvan “yaratık”lar âlemi daha sadeydi sanıyorum. Zamanla çeşitlendi sanki. Trafik, enflasyon, “üç harfiler” filan derken, ahtapot da bugünlerde güncellendi. Ben onu çocukluktan da tanıyorum, adını 10 yıl önce resmileştirmedikleri “Derin ahtapot”tan da…
- Advertisement -

Kandil kayak merkezi olur mu?

Bir KYB yetkilisi “peki Kandil ne olacak” sorusuna şöyle espriyle cevap veriyor: “Kayak pisti olur. Biraz riskli bir kayak pisti olur tabii, pistten çıkan mayına basabilir.” Uzun yıllar dağlara ve silaha sığınan Irak’taki Kürtler, artık böyle anılmak istemiyor. Barzaniler ve Talabaniler bu devrin Kürtler için kapandığını söylüyor. Bu devir PKK için de aslında bu yüzden kapanıyor. Direnen sadece zamana karşı mücadele eder…

En Son Çıkanlar