Fatih Altaylı’nın Öcalan’la Lübnan Barelias kasabasında yaptığı röportaj ilk kez yayınlandı. Röportajın tam tarihi 19 Aralık 1996. Yani Susurluk Kazası’ndan sonra, 28 Şubat’tan önceki ara bir dönemde yapılmış. Bu röportajla ilk kez Öcalan’ın ağzından Başbakanlıkları sırasında Mesut Yılmaz ve Necmettin Erbakan’ın Öcalan ve PKK ile kurdukları temasları duyuyoruz. Ama bizzat bu röportajın kendisi de bir başka devlet-PKK diyaloğunun parçasıydı. O anlamda tarihi bir belge var karşımızda.
Diktatörleri, hatta otoriter liderleri mihenge vururken sanat elde var bir. Rengi hemen ortaya çıkıyor. Sanatın imkânlarını da -ayıklaya ayıklaya- kullanıyorlar tabii. Hamaset dediğin kafiyeli, melodik, manzaralı, biraz da “sanat-sal” olmalı… “Sanat”ı, sanattan anladığı da başa dert. Bir bakıyorsun o “sanat”la ülkeyi donatmış! Kenan Evren misal. Onun resme dair vefasız, çapsız ânî hevesinin miladında ise maalesef Picasso var! Sebeb-i telifi oralardan.
Sanae Takaichi, bu hafta Japonya’nın ilk kadın başbakanı seçildi. Takaichi çok ilginç biri. Sıkı bir heavy metal hayranı, yetenekli bir baterist, motorsiklet tutkunu bir koleksiyoncu. Turist ve göçmen karşıtı. Çin düşmanı. Trump’ın en cool kankası. Sıkı bir Japon milliyetçisi. Kadınların bekarlık soyadlarını taşımalarına, kadın Japon hanedan üyelerinin tahta geçmesine, eşcinsel evliliğe karşı bir muhafazakar. İki lakabı var: Margaret Thatcher hayranı olduğu için Demir Leydi, muhafazakar olduğu için Taliban Takaichi.
Bugün İttihatçılık hem Kemalizm’in yıpranmasından hem de değişen konjonktürden güç alarak ‘partnerinin’ yükünden kurtuluyor. Böyle bir adım kendini farklılaştırmayı, ‘ötekinden’ farklı yönlerini vurgulamayı gerektirir. Yeni İttihatçılık da bunu yapıyor. Kemalizm’in otoriter zihniyetinin karşısına kendi ataerkil anlayışını koyuyor.
... Kürt ve Türk sosyalistlerinin tanınmış isimleri ortak bir metnin çevresinde ortak bir mesaj verdi... Türk solu için o zamanlar Kürt meselesi tabuydu. Bugün ise TBMM’nin komisyon kurarak çözüm aradığı bir dönemden geçiyoruz. TBMM’de kurulan “Kardeşlik Komisyonu”, çok değişik çevreleri bir araya getirdi. Milliyetçisi, dindarı, solcusu, sağcısı, demokratı, Alevisi, Sünnisi, silahların sustuğu, adaletin egemen olduğu bir Türkiye’de yaşamak istiyor.