Bugün bile çözümün anahtar partisi olarak görülebilir. Devlet içinde etkili. Türkiye’nin batısının sürece ikna edilmesi açısından bir ağırlık. CHP’nin süreçte kalması gerekli ve işlerin sağlam yürümesi bakımından bir teminat. CHP’nin İmralı’ya gitmemesiyse bir siyasi tercih. Bunu bir felaket senaryosuna dönüştürmek yanlış. Sonuçta CHP toplumdaki bir eğilimi yansıtıyor. Heyete katılmamaları, gerilim konusu yapılmamalı. Ancak CHP’nin süreçte kalması olmazsa olmazdır.
Ukrayna’da savaş ortamı sürdükçe, Avrupa’daki korku psikolojisi de derinleşerek devam edecek. Bu psikoloji, Avrupa ülkelerinde yeni analizleri, yeni çözüm ve yüzleşme arayışlarını beraberinde getiriyor. Zayıflık psikolojisinin, Avrupa’daki siyasi cesareti kırdığı, bu nedenle de Avrupa’nın Ukrayna krizi konusunda net bir hamle yapamadığı açık.
Hizbullah Genel Sekreteri’nin Papa ziyaretiyle ilgili ADD Genel Başkanı’ndan daha ilerici ve laik olabildiği bir coğrafyada yaşamak kaderimiz olmamalıydı. Büyük Türkiye hayalleri kuranların çoğunun çok küçük bir dünyaları var. O dünyaya artık Türkiye sığmıyor. Maalesef küçük insanların da büyük bir ülkesi olamıyor.
Çözüm Süreci sona ermişti ve CHP’nin sahici bir adım atılmasını talep etmeden sadece konuşarak durumu idare etmesi uzun süre mümkün olabildi. Bahçeli, “E haydi buyur, çözümün gereklerini yap” dediğinde, CHP İmralı’ya giden tekneye binemedi. Çok erken gelen bir krizdi bu. Erken olduğu ölçüde CHP’yi de hazırlıksız yakaladı.
Avustralya Parlamentosu’na burka giyerek giren Pauline Hanson’ın provokasyonu, sıradan bir protesto olmaktan çıkıp çokkültürlü toplum yapısını hedef alan bir krize dönüştü. Asıl kırılma ise Dışişleri Bakanı Penny Wong’un kendi aile geçmişinden örneklerle yaptığı sert konuşmayla yaşandı; tartışma güvenlik söyleminden çıkarak saygı ve aidiyet meselesine dönüştü.