Yara bere içindeki demokrasisi, diken üstünde duran ekonomisi ve sadece Suriye’de oyun kurucu kalmış haliyle iktidarı sürdüren mevcut yönetim, görünürde ağır aksak ilerleyen ama perde arkasında çetin müzakerelerle devam eden bu barış sürecini bozmaz ve bozamaz.
Tam 27 yıl önce 6 Eylül’de ölen Japon yönetmen Kurosawa’nın 75 yıl önceki filmleri bugünün her kötülüğü, rezaleti sıradanlaştıran dünyasında yine güncel. Mesela “Rashomon”u yalanın bir idare, idame enstrümanına dönüştüğü bir dönemde izlemek daha da sarsıcı. Aklına savaşı, nükleeri dâhil soykırımı getiren “Ağustos’ta Rapsodi” desen gözlerimin önünde Filistin. Ölenler, savaşın bedelini ömrünce taşıyacak yaralılar, bir yudum suya, bir lokmaya hasret giden çocuklar, kadınlar, yaşlılar… Film gibi ama “film icabı” değil.
75 yıllık bir demokratik seçim ve siyasi partiler rejiminin tepesine bir ilk dereceli mahkemenin gölgesi düştü. Bir mahkeme 75 yıllık YSK merkezli sistemin üzerine çıktı ve CHP’nin İstanbul İl Kongresi’ni iptal etti. İlk dereceli mahkeme Yüksek Seçim Kurulu’na, mağrur olma senden yüksek ben varım dedi. Meğer YSK artık o kadar da yüksek değilmiş.
44 ülkeden yüzlerce aktivisti taşıyan 50 gemilik Sumud filosu Tunus’tan Gazze’ye yelken açıyor. İsrail’in yasadışı ablukasını kırmak için demir alan bu filo, büyük insanlık ailesinin cesur bir ittifakı. Birbirine benzemeyen onlarca insan omuz omuza: İslamcı yazarlar, muhafazakar aktivistler, eşcinsel oyuncular, sosyalist vekiller, feminist çevreciler, ünlü sanatçılar, Katalanlar ve tabii ki İrlandalılar. Bu filoya katılanlar kadar isteyip de katılamayanlar da önemli. Tunus’tan yarın kalkacak olan filoyu hukuksuz bir şekilde kapatıldığı hapishane hücresinden içi giderek izleyen 84 yaşındaki Raşid Gannuşi de bunlardan biri.
Komisyon’un görev süresi sınırlı, toplumun beklentisi ise oldukça yüksek. Eğer Komisyon’un çalışmaları veya etkisi yalnızca Eve Dönüş Yasası ile sınırlanırsa derin bir hayal kırıklığı yaşanabilir. Böyle bir hayal kırıklığı, sürece olan güveni de olumsuz etkileyecektir. Bu çalışmaları toplumsal barışa giden yolun ilk basamağı haline getirmek mümkündür. Bunun için iktidarın ve muhalefetin sorumluluk alması ve toplumun farklı kesimlerinden gelen taleplerin dikkate alınması şarttır.