Trump, Beyaz Saray’da gazetecilere konuştu. "Mısır ve Ürdün'ün Gazzelileri ülkelerine almayacakları" açıklamalarının hatırlatılması üzerine, "Alacaklar, alacaklar. Biz onlar için çok şey yapıyoruz. Alacaklar” dedi. Trump’ın açıklaması Mısır’da protesto edildi.
Konjonktür müsait olduğunda HTŞ lideri Colani’nin, Şam Fatihi Ahmet eş Şara olarak değişimine kredi açabilen -ki açmalılar da- münevverlerimiz, umarım uygun bir konjonktürde CHP’nin “değişim” iddiasına da opsiyon açacaklardır.
Ahmed eş-Şara, ülkenin geçiş dönemi devlet başkanı olarak atandıktan sonra ilk kez televizyona çıktı ve Suriyelilere seslendi: "Suriye'nin çeşitliliğini, erkeklerini, kadınlarını ve gençlerini ifade eden, kapsamlı bir geçiş hükümeti kurmak için çalışacağız ve özgür ve adil seçimler aşamasına ulaşana kadar yeni Suriye'nin kurumlarını inşa etme işini üstleneceğiz.”
Almanlar, Trump’ın yaptıklarının ve yapmak istediklerinin bir toplamını çıkarmaya çalışıyor: Frankfurt Allgemeine Zeitung (FAZ) gazetesinde Jochen Buchsteiner ilginç bir tezle ortaya çıktı. Trump’ın 68’in intikamını almaya çalıştığını ifade etti. Trump ve o ekolün mensuplarına göre, Batı dünyasının evrensel ahlak ve teknokratik aydınlanma iddiası, cazibesini yitirdi. Küreselleşme, kapsayıcılık, sürdürülebilirlik gibi kavramlar önemini kaybediyor diyorlar.
İktidarı kendi başına meşru bir amaç olarak tarif eden Makyavel’e göre bu amaç o kadar meşru idi ki, başta ‘korku’ olmak üzere ona ulaşmak ve korumak için baş vurulacak bütün araçlar da otomatik olarak meşru hale geliyordu. Yönetilenler ‘hükümdar’dan korkmalıydı ve bir hükümdar sevilmeyi değil kendinden korkulmasını önemsemeliydi. Makyavel Erdoğan’ın yönetme biçimini görseydi hiç kuşkusuz onu takdir ederdi ama ondan aldığı bir dersi de teorisine eklerdi. O ders, kendinden korkulan hükümdarın arada bir ‘gülümsemesinin’ faydalarına dair olurdu. Bu taktik bugüne kadar işledi fakat artık kullanım değerinin sonuna gelindi gibi.