Yunanistan, yanardağın bulunduğu Ege’deki Santorini adası yakınlarında ardı ardına meydana gelen depremler nedeniyle acil durum ilan etti. Okullar tatil edildi. Yunanistan İklim Krizi ve Sivil Koruma Bakanı Kikilias: “Kalabalık toplantılar yapmayın, terk edilmiş binalardan uzak durum.” Yerel yetkililer olası bir tahliye için hazırlık yapıyor.
Bu kadar sertlik-yumuşama-sertlik döngüsünden sonra Erdoğan muhalefete dönüp bir kez daha “Dönem, kızgın demiri soğutma dönemidir, hepimiz 82 milyonluk Türkiye gemisinin yolcularıyız” diyerek yeni bir döngüyü deneyebilir mi? “Yok, sertliği bu doza kadar yükselttikten sonra aynı zokanın bir daha yutulmayacağını o da bilir” denebilir mi? Eski döngüleri gözden geçirince bunun pekâlâ mümkün olduğu anlaşılıyor.
Ahmet Güneştekin’in hemen her sergisinde harflerle bir derdinin olduğunu söyleyebiliriz. Harflerden ağaçlar, harflerden evler, direkler yapılabilir. Kayıp alfabe, Ahmet’in özgürlük çığlığıdır, dilini kaybetmiş, alfabesi unutturulmuş toplulukların uzaktan yankılanan sesi gibidir. Ben en çok kapılardan etkilendim. Kapılar da biliyorsunuz zorunlu göçün bir parçasıdır. Kapıyı kapatıp çıkarsınız veya kapılar yüzünüze kapanır.
İstanbul Başsavcılığı, RTÜK’e yazı yollayarak 2013’teki Gezi Parkı olayları sırasındaki, “yasa dışı gösterilerin kamuoyuna legal gösterilmesi şeklinde gerçekleşen ve olayların büyüyerek kamu güvenliğini tehdit eder hale gelmesine sebep olan tüm medya kayıtları”nı talep etti. RTÜK’ün CHP’li üyesi İlhan Taşcı: “RTÜK arşivi bu kadar yıl geriye gitmez. Yalnızca rapora bağlanan veya yargıya konu olan dosyaların kayıtları muhafaza altına alınır.”
Avrupa başta Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) olmak üzere uluslararası kurallar içeren kuruluşların Trump döneminde işlevsizliğine karşı paralel önlemler almaktadır. Ne yazık ki Gümrük Birliği’nin derinleştirilmesi ve modernleştirilmesi bir AB ülkesi olan bizim Güney Kıbrıs Rum Yönetimi olarak adlandırdığımız Kıbrıs Cumhuriyeti’ne uygulamamak konusundaki bence yanlış ısrarımız nedeniyle 10 yıldır bir milim ilerleyememektedir. Bu arada Meksika’dan Malezya’ya kadar birçok ülke AB ile ticari ilişkilerini derinleştirmek suretiyle onun pazarında bizi sollamaktadırlar. Bunun bedelini de üreticilerimiz ve işçilerimiz ödeyecektir.