Şöyle veya böyle, CHP içinde bir hesaplaşma yaşanacak. Bu hesaplaşmanın bir demokrasi ve özgürlük yarışı olarak gerçekleşmesi, ülkemizin geleceği bakımından gerekli. CHP’ye değişimden yana, çözümden yana bir anlayışın önderlik etmesi, ülkedeki dengeleri olumlu yönde etkiler. Helalleşme, “CHP fabrika ayarlarına dönmelidir” diyen statükocu anlayışa karşı bir zihniyet değişimini ifade ediyor. Umarız fabrika ayarlarına değil, modern dünyayla bütünleşen bir yola dönülür.
Erdoğan’ın yeni dönemi şapka çıkartılacak bir ince ayarla kurguladığını düşünüyorum. Önceki dönemde, gûya ülkenin tehlikede olan bekasını esirgemek için kendisinin yanısıra kabinesinin tamamını toplumun yarısının şeytanlaştırılmasına koşmuştu. Bu yeni dönemde ise anlaşılan işin o kısmı (‘dava siyaseti’) sadece kendisinde olacak, buna karşılık kabinesi “siyaset dışı”nda kalıp ülkeyi toparlamaya çalışacak.
Muhalefet, yolsuzluk ve hukuksuzluk konusunda zirve yaptığını iddia ettiği bir iktidarla seçim yarışına girmişti.
Bu durumda muhalefetin seçimi kazanmasının asıl, kaybetmesinin istisna olması gerekmez miydi?
Ancak seçim sonucunda YSK’nın verilerine göre, bu iddiaların %52’lik bir seçmen nezdinde herhangi bir karşılığının bulunmadığını anlamış olduk.
Bu yüzden de iktidarın seçimi nasıl aldığı değil, muhalefetin nasıl alamadığı daha önemli hale geldi.
Hüda-Par’ın Türkiye’deki ana akım siyasetinin bir parçası olmaya gayret etmesi ve iktidarla uzlaşmaya çalışması, doğru bir perspektiftir. Zira başta Kürt sorunu olmak üzere, ülkedeki tüm sorunların çözümü ya iktidar olmak veya iktidarla ortak bir zemin bulmaktan geçiyor. Velhasıl Türkiye siyasetinde bütün yollara Ankara’ya çıkıyor. Eğer bir siyasi parti orta ve uzun vadede tek başına iktidar olma imkânından yoksun ise, iktidar olabilecek bir yapıyla ittifak kurmaya çalışarak, kısmen de olsa bazı hedeflerine varması, temsil ettiği kitleyi yanında tutabilmesi açısından da önemlidir.
Dilipak: “Aşk ve öfke sarmalı içinde bir seçim oldu. Birinden kaçanlar ötekine sığındı, adeta onu kurtarıcı gibi gördü ve aşkla bağlandı sanki. Gayeye giden her yol meşru idi. Taraflar karşılıklı olarak birbirini tehdit etti, taraftarlar kendi liderini kurtarıcı olarak gördü ve gösterdi. Millet İttifakı kendisini dar bir alana hapsetti. Bir yandan geleneksel tabanlarından uzaklaşırken, öte yandan merkeze doğru genişleme planları çok başarılı değildi. İYİ Parti’nin gel-git’i anlaşılmadı. SP, Gelecek, Deva, DP’nin ittifak içindeki yeri topluma yeteri kadar ve iyi bir şekilde anlatılamadı. Kemalizm, laiklik, başörtüsü konusunda inandırıcı olunamadı.”