On yıldır Türkiye’de yaşayan Uygur göçmen Mutellip Memet, Aralık’ta geri gönderme merkezine yollanarak, sınır dışı prosedürü başlatıldı. Mutellip Memet’in eşi Hanay Memet ise 2021’de deport edilmiş ve Belçika’ya yerleşmişti. Mutellip Memet’in 19 yaşındaki büyük oğlu, üç aydır yaşları 9 ile 5 arasında değişen 4 küçük kardeşiyle bir başına kaldı. Türkiye’ye girişine izin verilmeyen anne Türkiye’ye seslendi: “Kocamı Çin’e göndermeyin. Çocuklarım hem annesiz hem babasız bir başlarına kaldı.”
Fransa’da Baba Le Pen’ın ölümünden sonra Paris’te meydanda kutlama yapan solculara Bernard Henry Levy, “barbarlar” demişti. Türkiye’deki barbarlar ise barış sürecinin mimarlarından Türkiye’nin en milliyetçi partisinin liderinin sıhhatinin bozulmasından medet umdular. “Barbar Türk” tabiri bugünlerde PKK’yi Türkiye’de yumuşak başlılık ve tavizkar olmakla suçlayan bir kısım tembel ama fazla talepkar Kürt milliyetçisinin hala tedavülde diri tutmaya çalıştığı bir eski bir hatıra. Evet bir de Kürt milliyetçileri var. Türkiye’de onlar da 26 yıldır bir ada hapishanesinin hücresinde bir kaç metre karede yaşayan son Kürt isyanının liderinin direnememesinden müştekiler.
ABD, Kiev’e askeri yardımları durdurma kararının ardından istihbarat desteğini de kesti. Bu durumun Ukrayna'nın Rus güçlerini hedef alma kabiliyetini ciddi ölçüde engelleyebileceği değerlendiriliyor.
Trump, ikinci döneminde Kongre’nin ortak oturumuna ilk kez yaptığı konuşmada, göreve başlamasından bu yana geçen altı hafta içindeki icraatlarını ve kararlarını övdü, eski yönetimin politikalarını eleştirdi ve Amerika’nın özgüvenini yeniden kazandığını söyledi.
Öcalan, örgütle devlet arasında sıkışmış Kürdleri, devletle vicdanları arasında yalpalayan Türkleri, nefretlerini örgütün silahlı varlığından sürdüren solcu beyaz Türkleri, politik öngörüleri ve entelektüel sorumlulukları, en hafifiyle onun düzeyine bir türlü varamayacak yaptıkları çağrıda silahlara veda türküsü çalamayan “barış” akademisyenlerini ama en çok gidecek yeri kalmayan PKK’yı, o çok sevdiği kavramla söylersek, “özgürleştirdi.” Öcalan; Özal, Erdoğan ve Kılıçdaroğlu’nun Türkiye’nin demokratizasyonun için yaptıklara katkılara büyük bir halka ekledi. Silahlı bir örgütün lideri, etnik bir topluluğun temsilcisi olarak değil, “yurttaş” olarak üstelik.