İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, CHP'nin 8 Ekim 2023’te yapılan son İstanbul İl Kongresi için seçime hile karıştırıldığı ve Seçim Kanunu'na muhalefet edildiği iddialarıyla ilgili soruşturma başlattı. Kongrede Özel ve İmamoğlu’nun desteklediği “Değişim”cilerin adayı Özgür Çelik, dönemin genel başkanı Kılıçdaroğlu’nun desteklediği Cemal Canpolat’ı 32 oy farkla geçerek il başkanlığına seçilmişti.
Amblemler. Kopyala-yapıştır. Üst solda Kızıl Ordu Fraksiyonu (Almanya, 1970). Üst ortada Kızıl Tugaylar (İtalya, 1970). Üst sağda Sendero Luminoso ya da Peru Komünist Partisi (1969). Alt solda THKO (Aralık 1970). Alt ortada THKP-C (Aralık 1970). Alt sağda PKK (1978). Bir dönemin özeti. Hayran olunacak, yaşatılacak hiçbir şey yok o yıllarda. Şimdi Öcalan’ın 27 Şubat çağrısı, hiç yapmadıkları kollektif özeleştiriyi, hiç almadıkları örgütsel virajı içeriyor.
İmamoğlu’nun “Turpun Büyüğü” basın açıklamasında hakkında iddialar dile getirdiği adli bilirkişi ile Barış Pehlivan arasındaki ses kaydının Halk TV’de yayımlanması nedeniyle açılan davada yargılanan beş gazeteci sanık da beraat etti. Davanın tek tutuklu sanığı olan Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş 34 gün sonra tahliye olacak.
Samimiyet, sahicilik ve iyilik elele verip “ete kemiğe büründük, Sırrı diye göründük” diye halay tutsalar yeridir... İhtiyacımız olan şey, Sırrı Süreyya Önder’vari bir samimiyet ve sahicilik... Böyle olunca, düşünce ayrılıkları bâki kalır ama, bunlar göz oyma nedeni olmaz...
Cem Köksal hatalı olsa bile konunun yargıya taşınmasının doğru olmadığı kanaatindeyim. Konu hukuki zeminde değil, toplumsal zeminde tartışılması gereken bir konu. Olayın işini kaybedecek boyuta tırmanması da bana göre gerekli değildi. Bu olay, kurumsal tarafsızlık ile kültürel kimlik arasındaki denge üstüne düşünmemizi gerektiriyor. Şirketler Köksal'ın savunduğu gibi katı seküler bir kurumsal duruş mu sergilemeli, yoksa dini ve kültürel uygulamaları kabul eden kapsayıcı bir duruş mu tercih etmelidir? Böylesi bir kapsayıcılık tarafsızlığa zarar vermez mi?