GÜNÜN YAZILARI

Kürt Meselesi’nde demokrasi…

Kuzey Irak’taki Kürtler yüz yılı aşkın bir dönem boyunca sürekli diken üzerinde yaşadı. Bağdat’a ve Şam’a egemen olan Arap yönetimlerinin katliam, işkence, soykırım sayılabilecek eziyetlerine göğüs gerdiler. Onca zorluğa rağmen varlıklarını, kültürlerini ve dillerini korudular. Uzun zamandan beri, çok partili bir rejimle yönetiliyorlar.

Irak Kürdistanı’ndan Türkiye’deki barışa destek

Erbil’de, Kuzey Iraklı Kürt liderlerle ayaküstü, Türkiye’de son günlerde “barışçı çözüm” diye anılan gelişmeleri konuştuk. “PKK burada yok” dediler. Türkiye’deki gelişmeleri merakla izliyorlar. Türkiye’nin huzura kavuşmasının, bu meseleyi çözmesinin bölgeye büyük bir rahatlık sağlayacağına inanıyorlar. Sohbet ettiğim kişiler arasında, Hoşyar Zebari ve Safeen Dizayee gibi Kuzey Irak’ın önde gelen siyasetçileri de vardı. Safeen Dizayee, hâlen Özerk Bölge’nin Dışişleri Bakanlığı görevini sürdürüyor.

Said Nursi’yi solcular neden tanımıyor?

Rahmetli Sırrı Süreyya Önder’in geçmişinde Risalelerle temas etmiş olması bir skandal olarak karşılandı. Türkiye’de solcu en fazla ikinci sınıf bir Hollandalıdır. Bu söylediklerimin sol-karşıtlığı ile veya dincilik-laikçilik şablonları ile bir ilgisi yok. Hollandalı olmak da kötü birşey değildir. Bu sadece bir durum tespitidir. Sizi bir Cumhuriyet bitkisi olarak bugüne kadar yeşerten talihsizlik yerli halkın henüz Batıyı bilmiyor olmasıydı. İşte o dönem kapanıyor. Said Nursi’ye profesyonel bir eda ile muhatap olmayı beceremeyenlerin Kant’a (Kant literatürüne bile) bir faydası olmadığı gibi kendi toplumlarına da bir faydası yoktur.

Barışa omuza vermek

2013-2015’e nispetle daha elverişli bir ortamdayız. Sivil ve siyasi aktörleriyle hepimiz barışa omuz vermeliyiz. Sorumlulukla yol almalı ve barışın bu kez elimizden kayıp gitmesine müsaade etmemeliyiz. Yoksa tarihe karşı sorumluluğumuzu yerine getirmemiş oluruz.
- Advertisement -

Kaybolan “normal”ler ve geriliğe övgü

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre, küresel gıda üretiminin yüzde 70’i pestisit ve kimyasal gübre içeriyor. Bununla da bitmiyor. Söz konusu çılgınlık, toprak verimliliğini son 70 yılda yüzde 30’dan fazla azalttı. Sanayi Devrimi, dijitalleşme derken teknoloji-bilim-rasyonalizm üçlemesinin bugün ulaştığı nokta itibarıyla bizi kendi fıtratımızla savaşmaya yönlendirdiği zamanlardayız. “Medenîleşme”nin fazlası; velhâsıl “daha iyi”si, “daha standart”ı, “daha verimli”si şimdi bizzat Medeniyet’in altını oyuyor. Yabanlaşmayı-vahşîleşmeyi teşvik ediyor.

En Son Çıkanlar