GÜNÜN YAZILARI

Trump’un dünya görüşü

Trump’a göre, uluslar arasındaki ilişkilerde tek etken bilek gücüdür. Kim kuvvetliyse o kazanır. Zayıf olan teslim olmak durumundadır. Teslim olmazsa mahvolmaya mahkumdur. Hukuk, adalet gibi kavramlar Trump’un dünya görüşünde mevcut değildir. Ona göre küçük ülkeler, büyüklerin iradesine boyun eğmek zorundadır.

MacIntyre, ahlak anlayışımı nasıl değiştirdi?

Kendi felsefi yolculuğumu derinden etkileyen düşünürlerden biri, yakın zamanda (21 Mayıs 2025) vefat eden, çağımızın en önemli ahlak felsefecilerinden Alasdair MacIntyre'dı. Onun çığır açan eseri After Virtue (Erdemin Peşinde) benim bakış açımı değiştirmede çok önemli bir rol oynadı. Modernist bir ahlak teorisyeninden, klasik erdem ahlakına ve Sufizm gibi geleneklerde bulunan ahlaki vizyona değer veren birine dönüştüm. Alasdair MacIntyre'ın düşüncesi yalnızca teorik bir çerçeve değildir. Aynı zamanda bir medeniyetin durum teşhisidir. Üstelik biz Türkiye de bu medeniyetin parçasıyız.

Türkiye Ne Yapmalı : Strateji

Günümüzde sözü dinlenen ve saygın olmanın yolu ait olduğumuz Avrupa kıtasındaki Avrupa Birliğine üye olmaktır. Halkının Müslüman olması buna engel değildir. Aksine, Avrupa Birliğine üye bir Türkiye hem daha saygın hem de daha önemli olur. Türkiye Avrupa Birliğinin önemine de siyaseten, nüfusu ile ve askeri yönden katkı verir. Belki AB demokrasinin özünden vazgeçmeden bizim için çok ince ayar yapmaz. Ama bu halimizle olmaz.

Kürdistan İşçi Partisi: Alternatif bir tarih-1

PKK, 12 Eylül’ün sonucu değil en ciddi sebebiydi, cuntacılar bunu defalarca açıkladılar. Bizzat Kenan Evren kendilerini asıl endişelendirenin sol değil doğudaki bölücü faaliyetler olduğunu, darbe kararını doğuya yaptığı ziyaretin ardından Hilvan ve Siverek arasında tanık olduklarından sonra kesinleştirdiklerini defalarca söyledi ama Türkiye’de Sovyet destekli bir sol devrimin önüne geçmek için darbenin Amerikalılarca teşvik edildiği (Our boys have done it) palavrasına çoğunluk inandırıldı.
- Advertisement -

Helâl ABD…

2020’de ABD Başkanı Trump görevinin son döneminde Suriye’den çekileceklerini açıklamış, bunun üzerine büyük bir tedirginlik yaşayan Suriye Kürtleri ABD’den bunu yapmamasını istemişti. Bu istek o günlerde iktidar çevreleri ve iktidar basını tarafından istihza yüklü yorumlarla karşılanmıştı: E, hani PYD ve YPG solcuydu? Solculuk her şeyden önce anti-Amerikan, anti-emperyalist olmayı gerektirmez miydi? Şimdi, beş yıl sonra Suriye sahnesinde yine aynı tablo var ve iktidar basını yine istihza yüklü yorumlarla dolu. Bunları, her koşulda anti-Amerikan kalmış birileri söyleseydi en azından tutarlı olduklarını teslim edebilirdik. Fakat biliyoruz ki öyle değil.

En Son Çıkanlar