GÜNÜN YAZILARI

Kızıl Goncalar’dan tarikatların rahatsız olmasına değil seküler kesimin rahatsız olmamasına bak!

Kızıl Goncalar dizisinin -tarikat ya da imam hatip mensubu- dindarları arasında ‘hoşgörüsüz’, ‘katı’ ve ‘kötü’ karakterler mevcut ama onlardan daha fazlası dizinin laik-seküler tiplemelerinde var. Ne var ki diziye “bizi kötü gösteriyor” diye sadece İslami kesimden tepki geldi. Bu tepki iktidar konumundaki dindarların kibirli ve yasakçı tavırlarına bağlandı, ki doğruydu. Peki en az öbürleri kadar ‘kötü’ temsil edilen laik-seküler kesimin diziye itiraz etmemesinin nedeni onların hoşgörülü-özgürlükçü tavırları mı yoksa o temsilde bir sorun görmemeleri mi?

Ölüm yıl döneminde: Çağlayangil’in zekası ve bir hatıra

ABD Sefiri Parker Hart vasıtasıyla Makarios’un devamlı çıkardığı çatışmaları durdurması için ABD’den yardım istenecekti. Yeni bakan İhsan Sabri Çağlayangil-Parker Hart görüşmesinde tercüman olmam istendi. Görüşmeden 10 dakika önce gittim. Bakana sorunu anlattım. Harita üzerinde bilgi verdim. Bakan “vallahi bir şey anlamadım: ben konuşurum, istersem maç anlatırım sen meseleyi Sefire izah et” dedi. Sefirin Türkçe bilip bilmediğini sordu. Allah’tan bilmiyordu. Bakan görüşmede sert bir sesle elini kolunu sallayıp arada bir Makarios demeyi unutmadı. Ben ise güya tercüme ediyormuş gibi meseleyi izah ettim. Toplantı bitti. ABD Sefiri giderken bana “bu Bakan galiba çok sert” deyince “öyle olduğu anlaşılıyor” dedim.

Eminönü’nde işportacıdan aldığı 80 liralık bayrakla Şişhane’de hilafet isteyecekken son anda durdurulan İsmail Aydemir!

Gariban bir temizlik görevlisinden hilafetçi, 80 Tl'ye işportadan aldığı tek tarafında baskı olan bir bayraktan hilafet bayrağı, muhtemelen o bayrağı Suudi Arabistan bayrağı sanıp, zayıf bulduğu adamın suratını yumrukla dağıtmış cahil bir öğrenciden cumhuriyet kahramanı çıkardınız. İkna edici olmayınca bir de üstüne konuyla alakasız, eski bir videoyu da dolaşıma soktunuz. Serseri bir yumruğu savunmak için bu kadar yalanla seferber olan koca siyasi partiler İsmail Aydemir'den özür dileyecek mi?

Bayrak ve yumruk

Yerel seçimler yaklaşırken yoğunlaşan kutuplaşma, işleri iyice içinden çıkılmaz hale getirebilir mi? Siyasetin bu kadar gerilimi sürdürmesi ve ayakta tutması nereye kadar mümkün olabilir? Gerçekten giderek kimyası bozulan bir cinnet hali var mı? Bundan emin değilim. Ancak bir çaresizlik söz konusu. Siyaset, gerilimi seçmek yerine iyileştirici rol oynamalı. Hepimiz, kutuplaşmanın yarattığı daralma ve gerilme ile başa çıkmaya çalışıyoruz.
- Advertisement -

Güney Afrika’nın İsrail aleyhine soykırım ve harp suçu iddiasıyla dava açması ne anlama geliyor?

Soykırımı Önleme Sözleşmesi, 1951 yılında yürürlüğe girmiştir ve bir ölçüde harp suçlarından farklıdır. Bizde sanılanın aksine Soykırımı Önleme Sözleşmesinde genelde devletler değil şahıs veya şahıslar suçlanır. Güney Afrika sözleşmenin 9’ncu maddesine dayanarak Adalet Divanında İsrail aleyhine dava açtı. İsrail ordusu yasaklanan her şeyi atlamadan yapmıştır. Adeta harp hukukuna karşı da savaş açmış izlenimi veriyor. Harp hukukunda bizzat suçu işleyen şahıs veya şahıslar kadar emirleri veren de suçludur. Üstelik İsrail’in bazı kabine üyeleri çok açık konuşmuştur. İsrail kabinesi toptan suçlu durumuna düşüyor.

En Son Çıkanlar