İçeriden yetişen güvenlik uzmanları bir süre sonra kurumlarından ayrılsalar ya da emekli olup sivil yaşama dönseler de uzun yıllar tek boyutlu bir güvenlikçi bakışa esir olmaktan kaynaklı bir zihinsel resmiyetle hayata baktıklarından, ne kadar kendilerini zorlarlarsa zorlasınlar hayatın karmaşık gerçekliğini anlamakta zorluk çeker, olayları bildikleri şablonlara uydurmaya çalışmaktan kendilerini alamazlar. Diz çökmek, buralarda bir tür sabah sporu gibidir. Frédéric Gros’un müthiş kitabı Güvenlik İlkesi’ni hem okuyup hem de kayıtsız kalamıyorsunuz
Gelen haberlere bakılırsa bu açılımlar, Öcalan ile İmralı’da başlayan yeni görüşmelerin bir devamı.Bu sürecin amacı PKK’nın Türkiye’de silahlı mücadeleyi bitirdiğini ilan etmesi. Cumhurbaşkanı’nın Kobani ile ilgili bugüne kadarki tüm siyasi diskurunu terk ettiği çağrının muhatabının Demirtaş olduğu da açık. Bu sürecin en büyük güvencesi ise inanması çok zor ama bu kez Devlet Bahçeli tarafından başlatılmış olması. Teslim etmeliyiz ki bu cesurca bir hamle.
Nüfusu İstanbul’un büyük ilçelerinden biri kadar olan Letonya’nın şampiyonu takımı, kulüp değeri şampiyon takımımızın otuzda biri olan, keza Letonyalı oyuncuların maaşı bizimkilerin kırıntısı iken şampiyon takımımıza çelme takıyorsa… Futbol biraz siyaset ve büyük ölçüde zihniyet ve akıl demek.
Efsanelerine bakarsan ilk aşk unutulmazmış. “İlk öpücük”e gelince, sadece insanın hayatında değil tarihteki yeri-zamanı da enteresan. Milyon yıl mı desem, miladında yukarıdaki 4 bin 500 yıllık kil tableti mi esas alsam… İlk öpüşenler arasında olmamız da muhtemel. Lâkin ülke “normal”lerinde o da tekinsiz mevzulardan. “Aşk”ın tanımının, türlerinin, seyrinin şiddetli etkileri ortada. Siyasette bile… O nedenle “ilk öpücük”e de sinema üzerinden, biraz “film icabı” değineceğim.
Yeni kuşak milliyetçiler için Kürdistan Kürtlerden daha önemli bir kutsal. Tüm Kürtler Kürdistan için harcanabilir. Onlar bu hararetle hareket ettikleri için başkasının ipiyle kuyuya inmeye hazırlar. Milliyetçi hissiyat gerçeği önemsemediği için mübalağa ile kendini hakikat olmayan mağduriyetlere duçar gösterir. Sömürge olmadığı halde sömürgeyim der. “Ey uluslararası toplum gel beni kurtar” düşüncesi çocukça bir avuntu ve yanılsamadır. Muhatabın, dostun, kardeşin, kavgalın, savaştığın, barıştığın ise Türkler ve Türkiyedekiler olacak. Kürtlerin çıkarı zayıf değil güçlü bir Türkiye’yi gerektiriyor.