Geçen haftanın en ilginç olaylarından biri DEM Parti’nin X hesabından yaptığı “Rojava Devrimi” yıldönümü mesajını “19 Temmuz 2012’de Esad diktatörlüğüne karşı Kobani’den başlayan” cümlesine gelen tepkiler üzerine silmesiydi. Ama tepkilerdeki daha büyük cehalet şuydu; 2012 tarihindeki Rojava’nın ilanının yıldönümü için yapılan bir açıklamada 2013 Nisan’ında kurulan IŞİD’in kınanmasını bekliyorlardı. Suriyeli Kürtler ve Türkiye’deki DEM çevresi; Suriye’deki bütün sünni Arapları IŞİD’çi, çete gibi görerek, Esad’a diktatör denmesinden bile rahatsız bir marjinalliğin peşine takılarak Suriye’de somut bir sonuç alamaz.
AK Parti iktidarı uzun süredir empati yeteneğini kaybetti. Soğuk bir matematiksel iktidar hesabıyla meselelere bakıyor. Bu da attığı adımların toplumda karşılık bulmasını ve bir duygu yaratmasını engelliyor. Çözüm Süreci bunun son örneği oluyor. Zamanında bırakılmayan bir Demirtaş, aylar sonra bırakılacak bir Demirtaş’ın yapabileceklerini de sınırlıyor. Süreçte güvensizlik DEM Parti üzerindeki basıncı da artırıyor. Zamana yayılan her adım kutuplaştırılmış böylesine bir toplumda ve her an bir yerin patladığı bu bölgede değersizleşmeye mahkum.
Çözüm sürecinin hukuki düzenlemeleri içeren aşamasının ilk adımı Meclis’te bir komisyonun kurulması. Meclis Başkanı, Komisyon’un teşekkülü için yoğun bir mesai sarf ediyor. Evvela partilerden Komisyon’a dair görüşlerini yazılı olarak istedi, akabinde partilerin yetkilileriyle bir araya geldi. Komisyon’un bu hafta içinde kurulması, üyelerinin belirlenmesi ve faaliyetlerine başlaması bekleniyor.
Uçak 3 Mayıs’ta kaçırılmıştı. Yani Denizlerin idamlarından üç gün önce. Kaçıranları tanımıyordu. Onaylamadığı bir eylemdi. Altan Abi’yle birlikte TRT Yönetim Kurulu üyesi Emil Galip Sandalcı, yazar Erdal Öz ve Şiar Yalçın da suçlananlar arasındaydı. ANKA Ajansı, Öymen’in öncülüğünde etkili bir imza kampanyası yürütmüştü. Askeri yönetim, idam karşıtlarını susturmak amacıyla, onları hedef almıştı. Yüz binlerce imza toplanmıştı. Herkes ayağa kalkmıştı.
Dağın itfası dağda kaçış ve sığınma imkanı arayan aktörlerin zorunlu şehirleşmesine yolaçtı. Mesela, dağa yaslanarak yürütülebilinen gerilla mücadelesi gibi yöntemler sürdürülemez hale geldi. Türkiye’de yarım asırlık bir silahlı mücadelenin, silahtan müzakereye geçmesi ve dağdan şehire inmesi bir boyutuyla dağın tükenmesiyle ilgilidir. Kuşkusuz ondan ibaret değildir ancak dağ artık yüzey olarak ulaşılmazlık kabiliyetini kaybetmiştir.