GÜNÜN YAZILARI

Dostoyevski deli miydi?

Dostoyevski. Belki de dışarıdan bakıldığında sıradan ve normal olan ne varsa hepsini yerle bir ettiği için hiçbir zaman bitmeyecek bir içsel mücadelenin yazarıdır o. Kendisini toplumun ve toplumsal yaşantının parçası olarak göremeyen elitlere kafa tutmuş, küçük insanın küçük dünyasının görünmeyen yüzündeki büyük sarsıntıları olabilecek en insani biçimde açığa çıkarmıştır.

En kapsamlı nefret suçu

“Hıyânet-i vataniyye” barışa karşı da kullanışlı, tarihi bir enstrüman. Ama vatan haini yaftalamasının 21. Yüzyıl’da da popüler olması, “sınır tanımayan” bir çılgınlığa, pervasızlığa ulaşması her ülkeye “nasip” olmamış. Dile öyle kolay pelesenk edilmiş ki sahadan sahaya bulaşıyor. Artık, şimdi onun da adı konulmalı. Adlı adınca: Vatan hainliği yaftalaması bir “hakaret suçu” filan değil en kapsamlı, bulaşıcı nefret suçudur. Tepeden tırnağa meşrulaştırılan bir nefret suçu…

Bir barış mesafesinde

Geçmişin sorunlarının çözümü zaman alacak, barışın ardından da muhatap olacağımız muhtemel problemleri göz önüne almalıyız fakat ‘barış ihtimalinin ıskalanmaması’ kaydını aklımızda tutarak. Çünkü öncelikle ihtiyaç duyduğumuz bir başka şey var: Barış süreci başarıyla sonuçlanmalı. Hakikati hakkıyla konuşmak bize bir barış mesafesinde.

İsrail ve Trump, Amerikan üniversitelerini nasıl yerle bir ediyor?

Trump, İsrail lobisine verdiği sözü tuttu ve Filistin gösterilerine katılan yabancı öğrencileri sınır dışı etmek için düğmeye bastı. Trump’ın ilk kurbanı Columbia Üniversitesi öğrencisi Filistinli Mahmut Halil. Halil’in Yeşil Kartı sadece Filistin gösterilerine katıldığı gerekçesiyle iptal edilebilir. Mahkemeler Halil’in sınır dışı edilmesini onaylarsa, Trump ve İsrail lobisi el ele Amerikan üniversitelerini yerle bir edecek. Göçmen polisleri şimdiden Columbia’nın öğrenci yurtlarında ellerinde ihbar listeleriyle yabancı öğrenci avına çıktı bile. Trump’ın akademik özgürlüklere yönelik bu sistematik saldırısına Columbia ile başlamasının ise özel bir sebebi var.
- Advertisement -

Nilüfer Göle ve sosyolojisi

Nilüfer Göle bana kalırsa 90’lı ve 2000’li yılların başlarına kadar Türkiye sosyolojisiyle ilgili en isabetli teşhisler yapan tek sosyologdu. Bu yönüyle kişisel olarak ben onu Şerif Mardin’e tercih ederim. Hala da onun sosyolojisini aşabilen sosyolog çıkmış değil. Din ve sosyal değişme konularında bir tür esaslı paradigma değişikliğine gitmeyi öneren yaklaşımına karşı başlayan sert Kemalist tepkiler onu başladığı işi sonuna kadar götürmekten alıkoydu.

En Son Çıkanlar