Mevcut açılım koşullarda, siyasi iktidarın, otoriter politikasını değiştirmesi beklenmese bile, bu politikayı bu denli kesifleştireceği akla gelmezdi. Sorunu silahtan ibaret sanan iktidar saflarına şunu hatırlatmak da fayda var
Ankara’dan konuştuğum AK Partili ya da AK Parti’ye yakın isimler olan biteni anlamıyor ve tasvip etmiyor. AK Parti iktidarının bugün otoriterleşmede gaza basmasına gerek yok, zaten çok güçlü. Acil bir durum, gelen bir yakın tehdit ya da seçim baskısı da yok. Peki o halde bunlar neden oluyor?
Trump’ın New York’taki basit bir trafik vergisini kaldırması üzerine kendini “kral” ilan etmesi gülüp geçilebilecek basit bir şaka değil. Son bir aydır ABD’de sadece başkan değil, ciddi bir rejim değişikliği yaşanıyor. Trump’ın yeni Amerikasında parti içi muhalefet susturuluyor, kamu görevlileri topluca ihraç ediliyor, yargıçlar tehdit ediliyor, mahkeme kararlarına uyulmuyor, gazetecilere parmak sallanıyor.
Suriye için inşa edilecek kubbenin referansı mevcut monraşiler, milli/ulus devletler, otokrat yönetimler değil, Medine Sözleşmesi olabilir ancak. Selefiler, diğer İslami grupların hepsinden Selef-i salih’e olan ısrarlı referanslarıyla tanınıyorlar ve bu bence de doğrudur. Şimdi Selefiler iddialarını ve tezlerini hayata geçirme fırsatını ele geçirmiş bulunuyorlar. Ben bunun mümkün yolunu göstermeye çalıştım.
Ağırel’in kastettiği altı kişinin, ben hariç hiçbiri Taraf yazarı olmadı. Ayrıca yine bu altı kişi içinde Diyarbakır’daki HÜDA PAR çalıştayına katılan yok. Ağırel, biraz araştırma yapma gayreti gösterseydi, böylesine bariz yanlışlara düşmezdi. Gazeteciliğin en temel ilkesi, gerçeğin peşinde koşmaktır. Peki eğer bu çalıştaya katılmış olsak, ne olurdu? Fikirlerimizi ifade eder, silahların bırakılmasına desteğimizi açıklardık.