GÜNÜN YAZILARI

Hakan Fidan’ın dış politika vizyonu

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, iktidarın düşünce kuruluşu SETA’nın İngilizce yayınlanan dergisi “Insight Turkey”in 4 Ekim 2023 tarihli sayısında Türkiye’nin dış politika hedefleri, vizyonu ve sınamaları hakkında uzunca sayılabilecek ayrıntılı bir yazı yayınladı. Derginin İngilizce yayınlanması veya artık Dışişleri Bakanlığının dış politikadaki rolünün Cumhurbaşkanlığınınkinin bir hayli gerisine itilmiş olması gibi nedenlerle bu yazı yerli medyada hiç yankılanmadı. Kendi okuduğum yayınlarda rastlamadığım gibi, tanıdıklar vasıtasıyla yaptığım küçük bir araştırma bu yazının onların da dikkatine gelmediğini gösterdi. Bir yabancı haber portalinde yazının bir analizine rastlamamış olsaydım, bundan haberim bile olmayacaktı. Oysa normal şartlarda bir Dışişleri Bakanının bu kadar etraflı bir çalışmasının ses getirmesi beklenirdi.Fazla yankı uyandırmamış olması belki yazının içeriğinin alışılmış ötesine gitmemiş olmasından kaynaklanmış olabilir. Bu da her zaman söylendiği gibi Türk dış politikasının bir sıkışıklık içinde olduğunun gerekiyorsa yeni bir kanıtıdır.

Tarihin yanlış tarafı

Holokost, Batı’nın sadece geçmişini değil bugününü de ipotek altına alıyor. Batı, boynunda taşıdığı soykırımın asli ve ferî faili olmanın utancını, maalesef, başka bir soykırıma el vermekle gidermeye ya da telafi etmeye çalışıyor. Kendi günahının bedelini Filistinlilere ödetirken, yeni ve affedilmez başka bir günahın sahibi oluyor.

Filistinlilere acımıyorum

Filistinliler de hepimiz gibi hayalleri, umutları, hırsları, hüzünleri, hataları, neşeleri, zevkleri, öfkeleri, becerileri olan biricik insanlar. Çocuk, kadın, erkek, genç, ihtiyar, öğretmen, doktor, anne, baba, dede, hala, kuzen, sanatçı, zanaatkar… İşte ben tam da bu yüzden kalbimde günlerdir oturan kayayı zorla bir kenara itip, bu yazıyı gözümde yaş olmadan yazacağım. Hürmetle yazacağım. Merakla yazacağım. Utancımı bir kenara kıstırıp, ümitle yazacağım. Soykırımı seyreden, umursamayan, onaylayan, onaylamasa da konforundan vazgeçemeyen, kim bilir belki de pis bir schadenfreude* ile “aman ya ne fena memleketler, of bizden ırak olsun” diye iç geçiren, siyasetçi yalanlarını, ırkçılığı, hor görmeleri, eşitsizliği, haksızlığı sindiren bizlere, halimize acıyacağım. Soykırıma uğrayanlara değil. Bu yazıda Filistin’in kültürel mirasında, geçmişinde ve bugününde, sanatında, zanaatinde bir yolculuğa çıkacağız. Dört önemli ressamla tanışarak başlayalım

Ne de olsa anlatabildiğin hikaye kadarsın

Harari, İsrail-Hamas çatışmasında Netanyahu’nun popülist ve kutuplaştırıcı politikalarının olumsuz etkisinden bahsediyor. Harari’yi okuyunca İsrail’in sadece Netanyahu döneminde kötü politikalar izlemiş olduğu zannına kapılabilirsiniz. İsrail ve Filistin arasındaki son çatışmalarla ilgili Holokost benzetmesi yapıldığını görünce, aklınıza Holokost görmüş bir halkın çocuğu bir “entelektüelin” Filistin’e yapılanların da benzer bir katliam olduğundan bahsedeceğini sanıyorsunuz ama nafile; Harari, Hamas’ın son saldırılarını Holokost’a benzetiyor, İsrail’i eleştiriyor ancak sivil katliamları nedeniyle değil, Hamas’ı geri püskürtme konusundaki başarısızlıkları ve Netanyahu’nun kutuplaştırıcı, barışa yaklaşmayan, popülist politikaları nedeniyle. Dolayısıyla muhtaç olduğumuz o adalet merkezli bakışa, “entelektüellerin” bakışında bile rastlamıyoruz.
- Advertisement -

Sokağı(n) bağrına basan tuşlar

“Sokağın sesi” deyince mevzu kalabalık… Hoşundan nahoşuna, kızdıranından gönlünü diyar diyar sürükleyenine kadar envâi türlü. Trafiği, klaksonu, kalabalığı, gürültüsüyle “Street Sounds” sitelerinin bile milyonlarca abonesi var. Sokak müziği, “sokak çalgıcıları” ise dünya harikası. Sokakları ciğerinden gelen nefesiyle dolaşan akordeon da… Peki ya Ciguli?

En Son Çıkanlar