Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer, Mardin Belediye Başkanı Ahmet Türk hangi niyetle görevlerinden alındı? Kayyum dönemine geçiş mi yapıyorduk? Perde arkasında neler yaşandı da yeniden bir gerilim ortamının içine düştük? PKK hangi amaçla Ankara’nın merkezinde bombaları, bombacıları harekete geçirdi? Bu ılımlı havadan rahatsız mı oldular?
Son birkaç ay içinde, birbirine zıt siyasi çıkışlarla karşılaştık. Anlamaya, yorumlamaya çalışıyorum… Bir şeyler oldu ama ne olduysa iyi olmadı…
İstanbul'da "Uluslararası Balkan Roman Forumu" düzenlendi. Balkanlar’da ve Avrupa’da uzun yıllar sessiz, enerjik ve renkli bir yaşam mücadelesi veren Romanlar nedense insan hakları örgütlerinin ilgisini yeterince çekmiyor. Oysa Romanlar, evrensel olarak ırkçılığa en çok maruz kalmış ve sosyokültürel ağıtlarını müzikle içselleştirmiş topluluklardan birisidir. Avrupa’yı en çok endişelendiren yabancı toplulukların başında gelen Romanların, gelenekleri, yaşam tarzı alışkanlıkları ve kontrol edilemeyen nüfus artışları büyük bir sorun olarak görülmektedir.
İktidarın DEM Partili belediyelere el atmasını kimileri, zaten bir çözüm sürecinin olmadığının ve 1 Ekim’den beri olan bitenin bir tiyatro olduğunun açığa çıkması olarak yorumladılar. Aksi kanıdayım. Kayyımlar, bir sürecin olmadığından ziyade, süreçte işlerin iktidarın istediği gibi gitmediğinin bir göstergesi. Devlet, muhtemelen muhatapları ile bir mutabakata varamadı, onun için de dişini gösterdi. Çözüm süreçlerinin değişmez yazgısıdır; eğer süreçlerde başarı elde edilmez ve görüşmeler kesilirse, yumuşuma dönemlerininardından yoğun sertlik dönemleri gelir.
Bahçeli’nin açıklamasının üstünden daha terimiz soğumadan, oldukça ağır bir terör eylemiyle karşı karşıya kaldık. Arkasından Esenyurt Belediye Başkanı’nı demir parmaklıklar arkasına gönderildi. CHP liderleri kendilerini, çevresinde kararsız adımlarla yürüdükleri bu belirsiz sürecin çukurunda buluverdi. Bütün bunların bir satranç oyununun hamleleri olduğunu söylemeye kalkanlar olabilir. Öyleyse deli saçması bir oyun var tahtada. Fil L gidiyor, piyonlar ters hareket ediyor, kalelerin yerinde yeller esiyor.
İsmet Taşdemir, Bodrumspor’u ilk senesinde playoff oynattıktan sonra, bir sonraki yıl süper lige çıkardı. Bu süper lige çıkma hikayesinde bütün Bodrum şaşkındı. Doğru dürüst bir stadı bile olmayan bu turizm merkezi, çoğu daha önce süper lig deneyimi olmayan oyunculara birkaç takviye yaparak yola koyuldu. Stadın kapasitesi artırılarak 3 bin 200’e çıkarıldı. Bu mütevazi kadroyla ligin ilk 10 haftasında 10 puan gibi hiç de küçümsenmeyecek bir puan yakalayan İsmet Taştemir ile geçen hafta yollar ayrıldı. Kovuldu demiyoruz buna, ‘endüstriyel’ futbolda kabalık olarak görülüyor böyle söylemler. İsmet hoca büyük emekler verip süper lige çıkardığı takımından, tamirhanelere kaçan toplar gibi ayrı bırakıldı.