Elisa Zonaro’nun fotoğraf sergisini dolaşırken, kendi kendime hayıflandım. “Neden bizim de köydeki hayatımızdan, örneğin babaannemden bir fotoğraf yok” diye söylendim.
Fausto Zanaro’yu biliyoruz. “Elisa Zonaro...
Yunanistan’ın eski milli tenisçisi Afroditi’nin Trump konusunda AB’nin geleneksel çizgisinden ayrılmasının üstelik dans ede ede ayrılmasının nedeni ne olabilir? Yunanistan’ın ABD ile kurduğu ilişkinin, AB’nin ABD ile olan genel ilişkisinden bağımsız bir boyutu da var tabii. Ama Afroditi’nin heyecanı sadece bununla açıklanamaz.
Eğer bu aralar Türkiye’de cesur bir Arthur Miller olsaydı, 400 yıl önceki Salem’deki cadı mahkemelerine benzeyen başka bir mahkemeyi yazardı: Diyarbakır’da başlayan Narin Davası’nı. Bunun için cesaret gerekiyor, çünkü bu dava, yalan haberler ve neredeyse tamamı boş çıkmış iddialarla kışkırtılmış büyük bir kalabalığın şeytani bir aileyi toplu linç ayinine döndü.
Şimdiye dek “Son terörist temizleninceye” kadar formülünü savunan iradenin yerine yeni bir çizgi mi gelişiyor? Bu çizgi Devlet Bahçeli’nin ifadesiyle “terörün sıfırlandığı” gerçeğinden hareket ediyor ve içeride barış amacını taşıyor. Bu çizgi meşru muhatabını da hesaba katan bir çizgi. Bahçeli’nin çözüm teklifine, AK Parti, “Hayır olmaz” demedi. “Evet olur” da demedi. Ancak bundan sonra Kürt meselesinin çözümüne ilişkin söylenecek her sözün, ortaya atılan her önerinin Bahçeli’nin çağrısını hesaba katacağı öngörülebilir.
Geniş Avrupa’yı bir araya getiren Avrupa Siyasi Topluluğunun geçen hafta Macaristan’da yapılan zirvesine Cumhurbaşkanının iki yıldan sonra ilk defa katılmış olması, Trump’un seçilmesinden önce kararlaştırılmış olmakla beraber iplerin tamamen kopmadığını olumlu bir işaretidir. Toplantı sırasında Kıbrıs (Rum) Cumhurbaşkanı ile samimi bir ortamda gayrı resmi bir şekilde de olsa görüşmüş olması her ne kadar resmi Kıbrıs politikamızda bir değişiklik anlamına gelmemişse de, muhakkak AB çevrelerinde olumlu şekilde not edilmiştir. Umarım bu tür temasların arkası gelir ve Trump’un uygulaması beklenen politika neticesinde ABD’nin Avrupa’da yaratacağı boşluğun telafisinde ülkemiz hak ettiği yeri alır.