Trump, İsrail lobisine verdiği sözü tuttu ve Filistin gösterilerine katılan yabancı öğrencileri sınır dışı etmek için düğmeye bastı. Trump’ın ilk kurbanı Columbia Üniversitesi öğrencisi Filistinli Mahmut Halil. Halil’in Yeşil Kartı sadece Filistin gösterilerine katıldığı gerekçesiyle iptal edilebilir. Mahkemeler Halil’in sınır dışı edilmesini onaylarsa, Trump ve İsrail lobisi el ele Amerikan üniversitelerini yerle bir edecek. Göçmen polisleri şimdiden Columbia’nın öğrenci yurtlarında ellerinde ihbar listeleriyle yabancı öğrenci avına çıktı bile. Trump’ın akademik özgürlüklere yönelik bu sistematik saldırısına Columbia ile başlamasının ise özel bir sebebi var.
Nilüfer Göle bana kalırsa 90’lı ve 2000’li yılların başlarına kadar Türkiye sosyolojisiyle ilgili en isabetli teşhisler yapan tek sosyologdu. Bu yönüyle kişisel olarak ben onu Şerif Mardin’e tercih ederim. Hala da onun sosyolojisini aşabilen sosyolog çıkmış değil. Din ve sosyal değişme konularında bir tür esaslı paradigma değişikliğine gitmeyi öneren yaklaşımına karşı başlayan sert Kemalist tepkiler onu başladığı işi sonuna kadar götürmekten alıkoydu.
Bir zamanlar Avrupa’nın hasta adamı olarak görülen ve daha düne kadar Avrupa kapısında hor görülen Türkiye, yerlileşmeyi başarıdığı ölçüde tarihe büyük güç olarak geri dönmeyi başardı. Trump’ın Avrupa’yı kapı önüne koyması ile bir anda açıkta kaldığını anlayan Avrupa’nın güvenlik için Türkiye’ye muhtaç hale gelmesi kaderin güzel bir cilvesidir. Avrupa’nın hasta adamı gün gelip hasta Avrupa’nın kapısına gittiği adam oldu. Bu nasıl oldu peki?
Rusya, son günlerde, Ukrayna’nın Rusya’ya ait olan Kursk bölgesindeki ilerlemesini geriletmiş görünüyor. Moskova, sembolik bir anlamı olan Kursk bölgesini Ukrayna’ya kaptırmıştı. Son günlerde Rusya var gücüyle Ukrayna’yı Kursk bölgesinden çıkartmaya çalışıyor. Bu iddiasını sürdüren Rusya, “Ateşkesi kabul etmek zorunda kaldı” dedirtmek istemiyor. Bu nedenle Lukaşenko üzerinden “Kazanıyoruz” açıklamasıyla masaya daha kuvvetli oturmayı planlıyor.
En zor alan, şüphe yok ki, Suriye. Örgüt bu bölgede SGD içinde, YPG-PYD olarak her anlamda kök salmış durumda. Varlığını siyasi olarak, başka bir adla ve biçimle sürdürmek isteyecektir. Bu veri bölgesel federatif bir yöne de açılabilir, Kürt hareketinin Suriye siyasetinin bir unsuru ve parçası olarak varlığını sürdürmesine de. Buna karşın Türkiye’nin resmi düzeyde dile getirdiği imha, buharlaşma ve tümüyle yok olma gibi bir ihtimal hiç bulunmuyor. Dolayısıyla işin kabini bu alan oluşturuyor. Suriye’nin HTŞ kontrolünde, tam entegre merkezi bir devlet yapısına kavuşması bu nedenle Türk devleti dahil, bu çözüm sürecinin olumlu sonuçlanması isteyenler açısından önemsenen bir konu.