GÜNÜN YAZILARI

Düşünceden bölücülük üretemezsiniz

Yaklaşık 47 yıldır varlığını sürdüren milyonlarca sempatizanı olan ve Ortadoğu’da birkaç ülkede örgütlü olan PKK kendini feshediyor. Ancak gel gör ki örgütün varlığına son vermesi değil de kendisini doğuran nedenleri anlattığı açıklama üzerinden kıyamet kopartılıyor. Nasıl olur da örgüt, ‘Kürtlere yönelik 100 yıllık baskı olmuştur’ diye açıklama yapar. Sormak lazım… Ne diyecekti ki? Biz dağa temiz hava almak için mi 47 yıldır çıktık? Siz de çıkar “bu ülkede kimseye ayrımcılık yapılmamıştır’ der kendi doğrunuzu topluma izah edersiniz. Buna siyaset denir. Ama hiçbir siyaset "düşünceden bölünme" çıkartmaz.

PKK silah bırakırken nasıl bölücü oldu?

1978 yılında bağımsız birleşik Kürdistan kurmak için silahlı mücadele başlayan PKK, 2025 yılında silahı bırakıp, kendini fesh ederken Lozan’ı eleştirdiği için bölücü ilan edildi. Yani daha bir ay öncesine kadar Türkiye Cumhuriyeti ile savaş halinde olan bir örgüte, “sen nasıl Lozan’ı eleştirirsin” diye kızılıyor. Belki de bu bir normalleşmedir; PKK bir anda silahla çatışılan değil, kalemle tartışılan bir örgüte dönmüştür!

PKK aradan çekilince Kürt kimliği

PKK aradan çekilince Kürt kimliği bir baş dönmesi yaşayacak. Sevgi veya nefretin konusu olsun farketmez, marazi bir bağımlılık geliştirmiş olan tüm aktörler bocalayacak. Kendilerini yeni realiteye göre konumlandırma lüzumu doğacak. Fakat bir bütün olarak Kürtler için yeni durum yepyeni bir fırsatı doğuracak: Kürtler hızla devletleşecekler.

PKK’siz Türkiye’ye hoş geldiniz

Türkiye’nin iktisadi olarak belini düzeltememesinde, siyasi olarak otoriterleşmesinde, hukuki olarak hak ve özgürlük açığı vermesinde ve içtimai olarak da kutuplaşmasında en büyük rolü PKK’nin silahı oynadı. İttifaklar ve karşıtlıklar, silah üzerinden kurgulandı. Silahın ortadan kalkması, ülkede çok büyük bir değişimi beraberinde getirme potansiyeli taşıyor; bunu görmek ve takdir etmek gerekir. PKK’siz bir Türkiye artık hayal değil.
- Advertisement -

‘Kürt meselesi’nin macerası

Çok partili rejimin 1946’daki ilk genel seçimlerle devreye girmesi, Kürt meselesine toplumsal bir boyut kazandırdı. Kürtler de seçmendi; oy veriyor, iktidarın belirlenmesinde etkili olabiliyorlardı. Türkiye İşçi Partisi’ni kuran ve yönetenler arasında Kürt aydınları da yer alıyordu. Tarık Ziya Ekinci, Yaşar Kemal, Yusuf Ziya Bahadınlı ve Adil Kurtel aklıma gelen birkaç isim.

En Son Çıkanlar