GÜNÜN YAZILARI

Suriye’de yeni bir muhalif hareketlilik: Esad’ın yandaşları da baş kaldırıyor

İlk çıkışı Lama Abbas adında yandaş bir kadın gazeteci yaptı. Suriye halkının yaşadığı vahim koşullardan uzun uzun bahsetti ve bu durumu doğrudan siyasi otoriteye bağladı. (…) Abbas video yayınını akşam saatlerinde yaptı. Ardından sosyal iletişim mecralarında kıyamet koptu. Muhalifler bu beklenmedik yayını paylaşırken yandaş kesim ona ateş püskürüyordu. Onu kalleşlikle, satılmışlıkla, terör seviciliğiyle suçlayanlar oldu. Resmi makamlar ise sessiz kalmayı yeğledi. Ama daha birkaç saat geçmeden, sabahın ikisinde Abbasların kapısı çaldı.

Aslında elbise yok ama modası var: Metaverse ve moda

Siber moda, sanal moda, dijital moda veya meta moda, oldukça yeni bir kavrama verilen türlü isimler. Öyle ki henüz İngilizce’de de Türkçe’de de sabitleyemedik; şimdilik bu tabirler kapışıyor, bakalım hangisi ayakta kalacak? Nedir bu siber moda? Elle tutulmaz, akmaz, kokmaz, ekransız görülmez giysi ve aksesuarların olduğu bir alem. Bu giysiler insanı soğuktan, güneşten korumaz. Ütü istemez. Bunları yıkamak da gerekmez. Dolapta yer tutmaz. Dijital ortamda tasarlanmış 3D görselli bir veri yığınını alıyorsun. İçine fotonu, videonu ya da avatarını yerleştiriyorsun, ta taam.

“ Abdülhamit’in Yıldız Sarayı’nda kadrolu primadonna, bas, tenor vardı”

Arturo Stravolo, 90 yaşında 17 Nisan 1955’de İstanbul’da vefat etti. Feriköy'deki Latin Katolik Mezarlığı'na defnedildi. Uzun yıllar bir daha kimse ondan ve ailesinden bahsetmedi. Zaten onun Yıldız Sarayı'nda 15 yıl Abdülhamit ile geçen hayatı ne Kızıl Sultan ne de Ulu Hakan mitlerine pek uymuyordu.

Dino Buzzati Tatar Çölü’nün kahramanı olarak neden bir subayı seçmişti?

Tatar Çölü bir bekleyişin, bekleyişin anlamsızlığının ve oradan türeyen bir yabancılaşmanın romanıydı. Gerçekleştiğinde bir kahraman olunacak Tatar saldırısının gerçekleşmemesinin bekleyişiydi bu. Saldırı bir gün gerçekten vuku bulur gibi olduğunda ise, tesadüfe bakın ki, Drogo hasta yatağındaydı ve kahramanlıktan onun payına bir şey düşmemişti. Ve Drogo’nun hayatı, bekleyişle tüketilen bir hayat olmuştu; boşa gitmiş bir hayat. Bana yıllar sonra bu romanı bugünlerde hatırlatan esas şey ise şu soru oldu: Buzzati, bekleyişi, bekleyişin anlamsızlığını, bekleyiş uğruna tüketilen bir hayatı ve yabancılaşmayı anlatmak için neden bir subayı, Teğmen Drogo’yu seçmişti?
- Advertisement -

Elde var şiddet

Müzikalimiz dans ederek birbirine sustalı çeken delikanlıların, “Batı Yakası’nın Hikâyesi”. Sustalı da enstrüman; ritme uyuyor, şarkı bile söylüyor. Lâkin mahalledeki kahramanlık tartışmalarında “Benim babam seninkini döver” meselesi sınır tanımıyor. Tek dişi kalmış medeni dünyayla “hanım evlâdı” arasındaki bağlantıyı kavramışız. Sinemanın bıçkın yer göstericisi Amerikalı külhan gençleri beşinci kez seyrederken, “Bir kafa atsan devrilir” diyor kulağımıza.

En Son Çıkanlar