Trump ve Musk’ın AfD’ye desteği, Almanya-ABD ilişkilerinde şimdiden bir gerilim noktası yarattı, seçim sonrası AfD’nin alacağı oy oranına bağlı olarak Trump, Berlin’e baskı yapabilir ve AfD’nin koalisyon görüşmelerinden dışlanmasını eleştirebilir. Seçimlerden birinci parti olarak çıkması muhtemel görülen CDU/CSU’nun adayı Friedrich Merz’in başbakan olması durumunda, Türkiye’ye yönelik daha pragmatik ve çıkar odaklı bir politika benimsemesini bekleyebiliriz. Bu doğrultuda, insan hakları ve hukukun üstünlüğü gibi konuların yalnızca Alman vatandaşlarını doğrudan ilgilendirdiği ölçüde gündeme getirileceği tahmin edilebilir.
Nobel ödüllü Perulu yazar Mario Vargas Llosa ve Maksikalı meslektaşı Carlos Fuentes’e ait üç metinden oluşan Edebiyata Övgü, edebiyatın vazgeçilmezliğini ve ne işe yaradığını eksiksiz anlatan, son derece önemli bir kitap (Neden tekrar tekrar baskısı yapılmaz anlaması zor). Edebiyata övgü, usta çevirmen Celal Üster’in “yakıştırdığı” bir ad. Bana kalsa, “asi edebiyat” derdim.
“Photoshop”un tarihi “fotomontaj sanatı” ile başlıyor. Çıkışıyla anti-faşist bir sanat… Lâkin her türlü kullanıma da açık. O “sanat”ın bugün, bizde ulaştığı “mertebe” vahim mesela. Ortaya çıkan “vaka”nın vahametiyle de sınırlı değil sadece. Öncesindeki safahatı, sonrasındaki seyriyle de vahim. İşçiliğinin, tekniğinin “ilkelliği”, kullanımındaki pervasızlık da ayrı mevzu. Örnekleri albüm dolduruyor.
Mevcut açılım koşullarda, siyasi iktidarın, otoriter politikasını değiştirmesi beklenmese bile, bu politikayı bu denli kesifleştireceği akla gelmezdi. Sorunu silahtan ibaret sanan iktidar saflarına şunu hatırlatmak da fayda var
Ankara’dan konuştuğum AK Partili ya da AK Parti’ye yakın isimler olan biteni anlamıyor ve tasvip etmiyor. AK Parti iktidarının bugün otoriterleşmede gaza basmasına gerek yok, zaten çok güçlü. Acil bir durum, gelen bir yakın tehdit ya da seçim baskısı da yok. Peki o halde bunlar neden oluyor?