Yazarlar

Erdoğan’ın ötesi…

Erdoğan’ın siyasi anlamı, son yazımda sözünü ettiğim sadece gerçekleştirdiği büyük dönüşümün yanında, yeni global dalgayı temsil etmesinden geliyor. Erdoğan’ın otoriter güç siyaseti bu dalgaya uyumlu, doğrulanma/doğrulanma kaynaklarını bu dalgadan, bu dalgayı kuşatan global gelişmelerden alıyor, güç ve değer arasında ilişki kurarak onu tam temsil ediyor Erdoğan’ın üzerinde sörf yaptığı milliyetçilik, güçlü devlet ve gelecekle, yeni global siyasi iklimle kesişiyor.

SAÇMALAMAK SUÇ DEĞİLDİR: Hukukun üstünlüğü ve “Öteki”nin özgürlüğü üzerine bir deneme

Mesele Enver Aysever değildir; mesele, Türkiye’de yargının, kanunları kılık olarak araçsallaştırarak sevmediğimiz fikirler karşısında takındığı tavırdır. İster istemez şu soruyu sormak zorundayız: Özgürlük, gerçekten bu kadar savunmasız mı? Bir insan sırf “yanlış”, “rahatsız edici”, “tahrik edici” ya da açıkça “saçma” konuştu diye özgürlüğünden mahrum edilebilir mi? Hukuk devleti iddiasını ciddiye alan herkes için bu sorunun cevabı nettir: Hayır.

Çözüm: Etnik kimlikleri desteklemeliydik

Etnik kimlikleri bastırma ve ulus devleti tek bir etnik kimliğe bağımlı hale getirme hırsı, bir varolma kavgasına yol açtı. Güney Afrika’daki kanlı tecrübeyi yakından yaşamış bir insan hakları savunucusu olan Avukat Bhabha şöyle diyor: “Etnik kimlikleri bastırmakla hata ettik. Tam tersine onların da sesinin duyulabildiği yeni bir ulus-devlet fikrini kurmalıydık.”

Erdoğan Türkiye’nin siyasi serüveni içinde nereye oturuyor?

Kim ne derse desin, Erdoğan, son 20 yılda ülkede gerçekleşen tarihî bir değişimin ve sosyolojik bir dönüşümün simgesi ve taşıyıcısı olmuş, modernist cumhuriyet modelini ters yüz etmiştir. Muhafazakâr kesim bu faktörü, her tür sosyal-ekonomik girdinin ve hukuk devleti sorunlarının önünde değerlendirmiştir. Bunun önemini muhalif zihinler her zaman hafifsemiştir. Bunları gören, karşı siyaset üreten muhalefet olmadıkça durum pek kolay değişmez.
- Advertisement -

Suriye bir kere daha çözümü bozabilir mi?

10 Mart için yıl sonuna kadar süre var ve SDG adım atmazsa bir askeri operasyon olabileceği söyleniyor. Ama bu takvim ABD’de de Kongre’nin Sezar Yaptırımları’nı kaldırmak için öngördüğü takvimle çakışıyor. SDG’ye dönük bir askeri operasyonla Kongre aynı zamanlara denk gelirse? Ve ortaya yeni savaş görüntüleri çıkarsa? Kongre yaptırımları kaldırır mı yine de? Böyle bir çatışma Türkiye’deki sürecin sonunu getirmez mi? O yüzden her iki tarafın da dikkatli olması gereken bir dönemdeyiz.

En Son Çıkanlar