HZİ Vakfı, iki ünlü isim Muazzez İlmiye Çığ ve Turan İtil’in annelerinin baş harflerinden oluşturulmuş (Hafize Zekeriya İtil). Akademik hayatının önemli bir bölümünü Amerika’da geçiren Turan İtil, araştırmalarını, çeşitli uluslararası toplantılarda sunuyordu. Onun bir konferastaki konuşmasından gazeteci Orhan Duru’nun yapığı alıntı 13.10.1983 tarihli Miliyet’te yayımlanmış. Hem de epey çarpıcı bir başlıkla…Haberinin başlığı: “Türk teröristlerin zeka derecesi düşük” diyen yani hak hukuk çiğneyerek zorla denek olarak kullandıkları siyasi tutuklulara bir de geri zekalı etiketini de kullanmışlar. Tabii, bu vakfın ve bu vakfı destekleyen kurumların terörist tanımlarının nerede başlayıp nerede bittiğini tahmin etmek hiç de zor değil.
AK Parti’ye ve MHP’ye yakın bazı kalemler, 1 Ekim’den itibaren Erdoğan ve Bahçeli arasında bir uyum ya da uzlaşmanın bulunmadığını, tarafların birbirinden haberinin olmadığını öne sürüyorlardı. Lakin geçen hafta içinde Erdoğan ve Bahçeli ile onların kurmaylarından gelen açıklamalar, bu tezi boşa çıkardı.
Başkanlığını AK Parti kurucularından, eski İçişleri Bakanı Prof. Dr. Beşir Atalay’ın yaptığı Ankara Sosyal Bilimler Vakfı, “Türkiye’de Kimlikler: Din, Ekonomi, Siyaset” başlıklı bir 2024 değerler araştırması yayınladı.Araştırma Türkiye toplumundaki yeni trendleri görmek için çok önemli bir veri seti sunuyor.
Bazı gözlemciler Trump’un Suriye’deki 900 ABD askerini geri çekeceğini, YPG/PYD’ye desteğini keseceğini bekliyorlar. Gerçekten de önceki döneminde Trump böyle bir arzuyu dile getirmiş, ancak askeri danışmanları tarafından vazgeçirilmişti. Şahsen ABD desteğinin kesilmesinin o kadar kolay olmadığını düşünüyorum zira YPG/PYD’nin gözetimindeki kamplarda 10.000 kadar İŞİD’ci terörist ve ailelerinin bulunduğu bilinmektedir. ABD ve ona refakat eden diğer Batı ülkelerinin kuvvetleri çekilirse bu kampların akıbeti sadece Batı için değil, aynı zamanda Rusya için de ciddi bir sorun olacaktır. Kaldı ki ABD’nin boşaltacağı alana İran’ın yerleşme ihtimalini de gözden çıkarmamak lazım. Bu da herhalde işimize gelmeyecektir.
İnternet bir çeşit anti-Gutenberg devrimi oldu. Yayıncılığın formunu değiştirirken herkesi, her bireyi yayıncı haline getirdi. Geçmişin tek yönlü yayıncılık paradigması dönüştü. Söylemek her bireyin imkanı haline geldi. Cahiller olarak söz hakkı elde ettik. Peki nasıl oluyor da, ifade özgürlüğünü sağlayan araçların artması, imkanların çoğalması muhafazakar, milliyetçi hatta kimi zaman ayrımcı siyasetlerin gelişmesi için bir katalizör olabiliyor.