GÜNÜN YAZILARI

Hac yasağı nasıl komünist ve Kürt korkusu ile aşıldı?

Murat Bardakçı’nın tek parti döneminde dini yasaklarla ilgili söyledikleri tartışılıyor. Bardakçı’nın yaptığı cesurca. 1947’ye kadar Türkiye’de hacca gitmenin gayriresmi olarak yasak olduğunu 2025’de söylemenin hala atlatma haber olması bunu gösteriyor. Türkiye’den hacca gidişi fiilen yasaklayan düzenleme, 1929 Ekonomi Buhranı’na karşı çıkarılan “Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında Kanun” oldu. 1930’dan 1947’ye kadar Türkiye’den hacca kaçak olarak gidilebildi. Peki 1947 yılında ne değişti?

İspanyolların topla dansı ve Portekiz’in cesur duvarı

İspanyol futbolu, topla kurduğu o samimi ilişkiyle her zaman neşeli bir muhabbeti andırır. Sanki top, onların eski bir dostu; her dokunuşta bir hikâye, her pasla bir şiir yazıyorlar. Dünyanın hiçbir futbol ekolünde görmediğim bir teslimiyet var bu oyunda. Skor ne olursa olsun, maçın bitimine kaç dakika kalmış olursa olsun, hatta rakip kim olursa olsun, İspanyollar asla kaçak dövüşmüyor. Oyunun boşluklarına sığınmıyor, zamanı verimsiz harcamıyor. Özüne sadık, plana bağlı, taktik disipline tutkun bir futbol oynuyorlar. Bu, sadece bir oyun değil, adeta bir saygı duruşu.

Lütfen sadede gelelim sayın Öcalan

Dünyanın çözebildiği örneklerle aşılması hiç de zor ve karmaşık olmayan bir sorunumuz varken, DEM Parti’nin enerjisini ve aklını bu işlere yorması herkesin hayrına olur. Yoksa Gazali, Heisenberg, evrenin Öcalan’ın aklına yatmayan 13,5 milyarlık ömrü hayati meselemiz değil. Bu demlerin kıymetini bilmeli; Türkiye böyle zamanları çok fazla yakalayabilen bir diyar değil. Aksi hâlde savaş tekrar tetiklenirse, “o günlerde ne de fuzulî işlerle uğraşmışız” diye hep beraber dövünürüz.

Barış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu?

Devlet ve PKK’da ufak tefek itirazlar dışında ciddi bir pürüz görünmüyor. Kullanılan dil, bir barış sürecine uygun şekilde ilerliyor. Suriye’de yaşanan gelişmeler barışı hızlandırabilir. Ancak asıl tehlike, Türkiye’nin derinleşen ekonomik krizi ve bu krizin kutuplaşmış toplumda yarattığı fay hatları. Yalnızlaşan bir iktidar ile çözüm üretemeyen bir muhalefet arasında sıkışmış bir Türkiye var. Toplumun büyük çoğunluğu artık mevcut iktidarla duygusal bağını koparmış durumda ve bu kopuş giderek derinleşiyor. Gidişat, kin ve nefreti besleyen aktörlere alan açıyor. Gençlik, her şeyden ve herkesten nefret eden rüzgârın etkisinde. İnsanlar öfkenin çevresinde toplanıyor.
- Advertisement -

“DEM, demokrasiye ihanet ediyor” korosuna karşı cesur, âdil, ahlaklı bir cevap; Özgür Özel’den…

Türkiye’de demokrasi iddiası güden kanaat önderlerinin ve onları önemseyen kesimlerin demokratlıkları, kendi tatminleriyle doğrudan bağlantılı olmayan tatmin talepleri karşısında sık sık ‘error’ veriyor ve coşkun empati iddiaları böyle anlarda hızla buharlaşıyor. Demokrat bir duyarlılığın şaşmaz ölçüsünden nasipsizlik böylesine yaygınken, Özgür Özel, hem de “DEM’in demokrasiye ihaneti” dalgası almış başını gitmişken bu dalganın önüne kocaman bir taş koyuyor…

En Son Çıkanlar